
Gökyüzü pırıl pırıl, cumartesi sabahının o dingin havası... Derken, tam da insanların güne keyifle başladığı bir anda, yerin altından gelen o tanıdık ve ürpertici uğultu. Evet, Ankara bir kez daha sallandı ama bu seferki sarsıntı hafife alınacak gibi değildi.
Saatler 09.36'yı gösterdiğinde, başkent adeta nefesini tuttu. Kandilli Rasathanesi'nin verilerine göre -ki onlar bu işin duayenidir- depremin büyüklüğü 4.1 olarak kaydedildi. Merkez üssü ise Ankara'nın Mamak ilçesiydi. Yerin yaklaşık 6.9 kilometre derininde başlayan bu sarsıntı, aslında nispeten sığ sayılabilecek bir derinlikte meydana geldi.
Peki ya hissedilenler?
O anları yaşayanlar anlatıyor: "Önce hafif bir sallantı hissettik, sanki büyük bir kamyon geçiyor gibiydi. Sonra... Sonra birden şiddetlendi! Balkondaki saksılar sallanmaya, kapılar gıcırdamaya başladı. O birkaç saniye bile insana saatlerce sürüyormuş gibi geliyor."
AFAD yetkilileri hemen açıklama yapmakta gecikmedi. "Can ve mal kaybına yol açmayan bu deprem, bölge halkında geçici bir tedirginlik yaratmıştır" denilen açıklamada, vatandaşların sakin olması istendi. Ama kimse onlara kızamazdı - deprem denince Türkiye'de herkesin yüreği ağzına gelir çünkü.
Uzmanlar ne diyor?
Jeoloji mühendisleri, Ankara'nın depremselliği konusunda uyarılarını sık sık yineliyor zaten. Bu tür orta büyüklükteki depremlerin, daha büyük bir sarsıntının habercisi olup olmadığı sorusu ise herkesin aklını kurcalıyor. Uzmanlara göre aslında bu, yer kabuğunun normal enerji boşalımı. Ama yine de dikkatli olmakta fayda var.
Şimdi herkes şu soruyu soruyor: "Bu deprem bize neyi hatırlattı?" Cevap aslında çok basit - hazırlıklı olmayı. Evlerimizdeki eşyaları sabitlemek, deprem çantası hazırlamak gibi basit önlemlerin hayat kurtarabildiğini bir kez daha anlamış olduk.
Sonuç olarak, her deprem bir uyarı aslında. Doğanın bize fısıldadığı o sesi duymazdan gelmemeliyiz. Ankara bugün yine sallandı ama umalım ki bu sadece küçük bir hatırlatma olsun.