
Şanlıurfa'nın sıcak toprakları bugün derin bir hüznü saklıyor. Dört can, bir anda göçüp gitti... Elleri nasırlı, alınları terli bu insanlar, ekmek parası için çalışırken hayata veda ettiler.
O töreni görenlerin gözlerinden yaş eksik olmadı. Sanki Urfa'nın o kavurucu güneşi bile acıya dayanamamış, bulutların arkasına saklanmıştı. Tabutlar omuzlarda taşınırken, kadınların feryatları yürekleri dağlıyordu.
Bir Anda Her Şey Değişti
Daha dün tarlada şakalaşan, çocuklarının okul masraflarını düşünen bu insanlar... Kiminin cebinde henüz harcayamadığı son maaşı vardı. Kimininse ailesine söz verdiği küçük hediyeler...
Olay yerine ilk ulaşanlar anlatıyor: "Sanki zaman durmuştu. Bir makinenin acımasız dişlileri arasında kalmış dört can... İlk şoku atlatanlar, yaralıları kurtarmak için var gücüyle çabaladı. Ama nafile."
Son Yolculuk
Cenaze namazına katılanların sayısı yüzleri aştı. Komşular, akrabalar, hatta hiç tanımadığı halde bu acıya ortak olmak isteyen yüzlerce insan... Caminin avlusu, içli dualarla çınlıyordu.
En dokunaklı anlardan biri, küçük bir kız çocuğunun tabuta sarılış oldu. "Babacım uyan artık!" çığlıkları, orada bulunan herkesin yüreğini burktu. O an, hayatın ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha hatırlattı hepimize.
İş güvenliği uzmanları bu tür kazaların önlenebilir olduğunu söylüyor. Peki kaç can daha kaybedilecek? Kaç aile daha yıkılacak? Bu sorular, Urfa'nın sıcak rüzgarlarına karışıp gitti...