Hayat bazen öyle acımasız oyunlar oynuyor ki, insan neye uğradığını şaşırıyor. Ağrı'da yaşanan son olay da bunun en acı örneklerinden biri. Bir ailenin en mutlu günü, bir anda kabusa dönüştü.
Mehmet Kaya - işte o gencin adı - abisinin düğünü için var gücüyle çalışıyordu. Her şey mükemmel olsun istiyordu. Kim bilebilirdi ki o mutlu günün arifesinde hayatının son saatlerini yaşadığını?
Son Yolculuk
O gece, düğün hazırlıkları için gittiği yerden dönerken korkunç bir şey oldu. Araç aniden kontrolden çıktı. Belki yorgundu, belki de heyecandan uykusuz kalmıştı. Kim bilir? İşte o an her şey altüst oldu.
Olay yerine gelen sağlık ekipleri ne yazık ki yapabilecekleri bir şey olmadığını gördüler. Mehmet, olay yerinde hayatını kaybetmişti. Abisinin en mutlu gününe saatler kala...
Çifte Yas
Düşünsenize, bir yanda düğün hazırlıkları, diğer yanda cenaze. Aile iki zıt duygu arasında kaldı. Düğün evi bir anda taziye evine dönüştü. Gelenler ne yapacaklarını şaşırdı - bir yanda tebrik etmeye gelmişlerdi, diğer yanda başsağlığı dilemek zorunda kaldılar.
Ortalıkta dolaşan düğün davetiyeleri şimdi acı birer hatıra olarak kaldı. Abinin yüzündeki ifadeyi tahmin edebiliyor musunuz? Hem en mutlu gününü yaşayacak hem de en sevdiği kardeşini toprağa verecek.
Hayatın Acı Gerçekleri
Böyle anlarda insan "neden?" diye sormadan edemiyor. Genç yaşta giden canlar, arkada bıraktıkları bitmeyen acılar... Mehmet'in arkadaşları şoktalar. "Daha dün birlikte gülüyorduk" diyorlar. Hayat işte böyle, bir anda her şeyi altüst ediveriyor.
Ağrı'da yaşanan bu acı olay hepimize şunu hatırlatıyor: Hayat kısa, belki de en çok sevdiklerimize zaman ayırmalıyız. Kim bilir yarın ne getirir?
Mehmet'in ailesine sabır, kendisine de rahmet diliyoruz. Mekanı cennet olsun.
