Dün akşam saatlerinde Balıkesir'de hissedilen o sarsıntı, sadece yerdekileri değil gökteki yolcuları da etkilemiş meğer. Öyle ki, deprem sonrasında hemen devreye giren önlemler kapsamında uçaklara yönelik acil durum protokolleri hayata geçirildi.
Aslında pek çok kişinin haberi bile olmadı ama o an gökyüzünde seyreden uçuş ekipleri için durum oldukça ciddiydi. Hava trafik kontrolörleri, adeta bir saat gibi işleyen sistemle pilotları olası risklere karşı uyarmaya başladı.
Gökyüzünde Deprem Alarmı
Şöyle düşünün: Yer sarsılıyor, binalar sallanıyor ama bir de bunun havadaki yansıması var. İşte tam da bu noktada Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) ve AFAD'ın koordineli çalışması devreye girdi. Uçuş ekipleri, deprem bölgesi ve çevresindeki hava sahası için özel talimatlar almaya başladı.
Kimileri "Uçakla depremin ne alakası var?" diye sorabilir ama işin aslı öyle değil. Hava trafik kontrolörleri, pilotlara ilettikleri mesajlarla meteorolojik verilerin yanı sıra sismik aktiviteler konusunda da bilgilendirme yapıyorlar. Bu, aslında oldukça yeni ve hayati bir uygulama.
Pilotlar Ne Yapıyor?
Peki ya pilotlar bu durumda nasıl hareket ediyor? İşte burası gerçekten ilginç: Uçuş ekipleri, deprem sonrasında öncelikle hava trafik kontrolüyle iletişimi güçlendiriyor. Rota değişikliği ihtimalinden yakıt durumunun gözden geçirilmesine kadar bir dizi önlem devreye giriyor.
- Hava trafik kontrolüyle sürekli iletişim
- Olası rota değişiklikleri için hazırlık
- Yakıt ve diğer teknik kontrollerin artırılması
- İniş için alternatif havaalanları planlaması
Aslında bu protokoller sadece deprem için değil, diğer doğal afet durumlarında da geçerli. Fakat dün akşamki deprem, sistemin ne kadar hızlı çalıştığını bir kez daha gösterdi.
Yerel Halk ve Yolcular Ne Diyor?
Balıkesir'de yaşayan vatandaşlar ise durumu oldukça sakin karşıladı. "Alıştık artık bu işlere" diyen yerel halk, hava trafiğindeki bu önlemleri duyunca şaşırdıklarını ama memnun olduklarını belirtiyor. O sırada uçakta olan yolcuların çoğunun ise depremi hissetmediği, durumdan sonradan haberdar oldukları öğrenildi.
Gerçek şu ki, Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yaşamayı öğrenmesi gerekiyor. Ve görünen o ki, bu öğrenme süreci artık gökyüzünü de kapsıyor. Yerden göğe kadar her alanda afet hazırlığı yapmak zorundayız.
Sonuç olarak, dünkü deprem bize sadece yerin değil göğün de hazırlıklı olması gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Umarım bu tür sistemler gelişmeye ve yaygınlaşmaya devam eder.