
Gün ağarırken, Balıkesir’in Gönen ilçesi ve çevresinde toprak adeta homurdandı. Sabahın 06.30’unu gösterdiği o an, yerin derinliklerinden gelen bir uğultuyla sarsıldı her şey. Ardından, tam 6 dakika sonra, bir kez daha... İnsanların yüreği ağzına geldi o an.
AFAD’ın verilerine göre, ilk sarsıntı 3.4 büyüklüğünde, hemen ardından gelen ise 3.0. Derinlik? Sadece 7.2 kilometre. Yüzeyde hissedilmesi kaçınılmaz olan bir derinlik bu. Neyse ki, şu ana kadar gelen haberlere bakılırsa, can kaybı ya da yıkım yok. O anı yaşayanlar için ise, ‘Allah bir daha göstermesin’ dedirten cinsten bir korku yaşandı.
Uzman İsimden Flaş Açıklamalar
Konuya ilişkin görüşlerine başvurduğumuz Jeolog Prof. Dr. Şükrü Ersoy, durumu oldukça net bir dille özetledi. Bu tür depremlerin, bölgenin jeolojik yapısı gereği hiç de sürpriz olmadığını belirtti. “Gönen, Türkiye’nin en aktif deprem hatlarından birinin üzerinde kurulu” diye ekledi. Yani, bu sarsıntılar aslında yer kabuğunun doğal davranışı.
Ancak asıl dikkat çekici uyarıyı şu sözlerle yaptı: “Burada açığa çıkan enerji, eğer kuzeydeki fay segmentlerine doğru bir taşınım gerçekleştirirse, işte o zaman durum ciddiyet kazanabilir. Marmara’nın derinliklerinde sessizliğini koruyan o dev fay hattını tetikleyebilme ihtimali, en büyük endişemiz.”
Peki, Bu Ne Anlama Geliyor?
Kısacası, Ersoy’un altını çizdiği nokta şu: Bugünkü depremler başlı başına bir tehlike arz etmiyor olabilir. Fakat onlar birer habercî, birer uyarı niteliğinde. Büyük resme baktığımızda, bu küçük sarsıntıların, çok daha büyük bir depremin tetikleyicisi olma olasılığı her zaman var. Özellikle de Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın batı uzantısı söz konusu olduğunda.
İstanbul ve çevresini bekleyen olası büyük deprem senaryolarını düşündüğümüzde, Ersoy’un bu uyarısı bir kez daha kulaklara küpe olmalı. Zira bilim insanları, Marmara Denizi’ndeki fayın enerji biriktirdiği ve bir gün bunu mutlaka boşaltacağı konusunda hemfikir.
Sonuç olarak, bugün Gönen’de yaşananlar bize şunu bir kez daha hatırlattı: Depremle yaşamayı öğrenmek zorundayız. Hazırlıklı olmak, binalarımızı sağlam yapmak ve acil durum planlarımızı asla elden bırakmamak... Hepsi hayatî önem taşıyor. Unutmayalım, deprem öldürmez, hazırlıksızlık öldürür.