
Günlük hayatın olağan akışı içinde, hiç beklenmedik bir anda her şey alt üst olabiliyor. Balıkesir'de öyle bir an yaşandı ki, insanın içini bir tuhaf huzursuzluk kaplıyor. Güvenlik kameraları, o ürpertici anı kaydetmeyi başardı.
Odayı bir anda yoğun bir sessizlik kaplıyor – sonra, birdenbire, sanki devasa bir canlı uyanıyormuşçasına yerin dibinden gelen bir uğultu... Ve ardından, her şey sallanmaya başlıyor. Kitaplıklar, dolaplar, avizeler – hepsi önce hafifçe titriyor, sonra giderek şiddetlenen bir dansa tutuşuyor adeta. İnsanın aklına hemen 'Acaba bu sefer ne olacak?' sorusu düşüveriyor.
O saniyeler sanki saatlerce sürüyor. Zamanın nasıl da esneyip uzayabildiğini hiç düşünmüş müydünüz? İşte öyle bir andı. Sarsıntı önce bir dalga gibi gelip geçiyor, sonra bir anlık durulma hissi... Ama arkasından ikinci, belki de daha güçlü bir dalga geliveriyor. İnsanın içinde bir 'Ah, bitmedi mi ya?' hissi uyanıyor ister istemez.
Peki, böyle anlarda ne yapmak gerekiyor?
Uzmanların dedikleri aklımıza düşüveriyor hemen: Çök, kapan, tutun. Ama o an geldiğinde, insanın aklı bir an için miyç olabiliyor. Bu görüntüler de aslında bize tam olarak bunu hatırlatıyor – hazırlıklı olmanın, sakin kalmanın (ne kadar zor olsa da) ne derece mühim olduğunu.
Neyse ki, bu seferki sarsıntı büyük bir yıkıma yol açmadan sona erdi. Ama şunu unutmamak lazım: Balıkesir ve civarı, maalesef deprem kuşağında yer alan bir bölge. Bu tür görüntüler, bize sadece o anı değil, her an hazırlıklı olmamız gerektiğini de acımasızca hatırlatıyor.
Son düşünce: Belki de doğanın bize bir uyarısıdır bu. Unutmamamız, görmezden gelmememiz gereken bir işaret. Evlerimiz, binalarımız, yaşam alanlarımız ne kadar güvenli? Bu soruyu kendimize sormak için illa ki yerin sarsılmasını beklememeliyiz.