
O gece Antalya'nın göbeğinde gökyüzü adeta yırtılıyordu. Muratpaşa ilçesinde saatlerdir dinmek bilmeyen o deli gibi yağmur, iki gencin hayatını sonsuza dek değiştirecek bir trajedinin zeminini hazırlıyordu.
18 yaşındaki M.A. ve 19 yaşındaki M.E.—isimleri gibi genç, hayat dolu iki delikanlı—inşaat işçisi olarak çalıştıkları binanın beşinci katındaydılar. Birden bastıran o amansız sağanakta tek düşünceleri vardı: Kendilerini yağmurdan koruyacak bir sığınak bulmak. En yakın seçenekse balkon gibi göründü.
Korkuluk Aniden Yerinden Oynadı
İşte o an her şey birkaç saniye içinde oldu. Balkonun demir korkuluğuna yaslandıkları sırada, belki de yılların yorgunluğunu taşıyan metal aniden direncini yitirdi. Önce bir çatırtı, sonra boşluk hissi... İki genç, adeta bir kaydıraktan kayarcasına aşağıya doğru savruldular.
Olay yerine sevk edilen sağlık ekipleri ne yazık ki yapabilecek hiçbir şey olmadığını gördü. Her iki genç de olay yerinde hayatını kaybetmişti. İnşaat alanında çalışırken bile akıllarına gelmezdi böyle bir son—sığınayım derken ölümle burun buruna gelmek.
Soruşturma Başlatıldı
Polis ve jandarma ekipleri hemen inceleme başlattı. Şu soruların cevabı aranıyor: O korkuluk neden bu kadar dayanıksızdı? Düzenli kontroller yapılmış mıydı? Bu acı olay aslında önlenebilir miydi?
Binanın çevresi emniyet şeridiyle kordon altına alınırken, adli tabip ve savcı da olay yerine intikal etti. Cenazeler otopsi için Antalya Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı.
Antalya Valiliği'nden yapılan açıklamada, "Olayla ilgili soruşturmanın titizlikle sürdürüldüğü" belirtildi. Ama artık çok geçti. İki aile evlat acısıyla baş başa kaldı.
Bu trajedi, iş güvenliği önlemlerinin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha hatırlattı. Gencecik iki hayat, belki de basit bir kontrolün eksikliği yüzünden söndü. Ve Antalya'da yağmurlu bir akşam, asla unutulmayacak bir acıya dönüştü.