
Manisa'da yaşanan ve bir ailenin yıkılmasına neden olan o trajik olayın üzerinden aylar geçti. Mehmet, sıradan bir günde, belki de işe giderken kullandığı o bisikletle yola çıktığında, bunun son yolculuğu olacağını kim bilebilirdi ki?
Olay, geçtiğimiz yılın sonbaharında patlak verdi. Mehmet'in bisikletiyle seyir halindeyken aniden kontrolü kaybetmesi ve feci şekilde düşmesi... İşte o an, her şey altüst oldu. Ailenin avukatı, "Bu bir kaza değil, ihmalkarlığın kurbanıydı" diyor ve ekliyor: "Bisikletin fren sistemindeki ciddi bir üretim hatası, ölüme davetiye çıkarmıştı."
Mahkeme Süreci ve Çarpıcı Karar
Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin dosyayı ele alışı ise adeta bir ders niteliğindeydi. Yargıç, teknik bilirkişi raporlarını incelerken, ürün güvenliği konusunda firmanın ne denli sınıfta kaldığını gözler önüne serdi. Raporlar, bisikletteki fren mekanizmasının standartlara uygun olmadığını açıkça ortaya koyuyordu.
Mahkeme salonunda adeta nefesler tutulduğu o son duruşmada karar açıklandı: Firma, %100 kusurlu bulundu! Aileye manevi tazminat ödemeye mahkum edildi. Kararı dinleyen aile fertlerinin gözlerindeki o buruk ifade -bir yanıyla rahatlama, diğer yanıyla büyük kaybın acısı- asla unutulmayacak cinsten.
Peki Bu Karar Ne Anlama Geliyor?
- Üreticiler, ürün güvenliği konusunda çok daha dikkatli olmak zorunda kalacak
- Tüketicilerin hak arama konusundaki cesareti artacak
- Benzer vakalarda bu karar emsal teşkil edebilecek
Aslında bu olay, günlük hayatımızda kullandığımız en basit ürünlerin bile ne denli hayati önem taşıyabildiğini acı bir şekilde hatırlattı hepimize. Mehmet'in ailesi, "Artık hiçbir aile benzer acıları yaşamasın" diyor. Haklılar değil mi?
Bu karar, sadece bir tazminat davasının ötesinde, insan hayatının değerine dair çok daha derin anlamlar taşıyor. Üreticiler için de ciddi bir uyarı aslında - güvenlik her zaman kârdan önce gelmeli.