O gece her şey normal görünüyordu aslında. İnsanlar tatilin keyfini çıkarıyor, bungalovlarında huzurlu bir uykuya hazırlanıyorlardı. Ta ki o korkunç an gelene kadar...
Altı cana mal olan o facianın üzerinden aylar geçti ama acıları hâlâ taze. Ve şimdi, işletme sahibinin mahkemedeki savunması her şeyi daha da içinden çıkılmaz hale getirdi.
"Kaderdi" Demekle Olmuyor!
Mahkeme salonunda söylenen o sözler, kaybettikleri yakınlarının yasını tutan aileleri adeta çileden çıkardı. "Bu bir kaderdi" diyen işletmeci, aslında tüm sorumluluktan kaçmaya çalışıyordu sanki. Peki gerçekten öyle miydi?
Oysa ortada çok net ihmaller vardı. Bakımsız bungalovlar, eksik güvenlik önlemleri ve uyarılmamış misafirler... Hepsi bir araya gelince trajedi kaçınılmaz olmuştu.
Ailelerin Feryadı Yürek Burkuyor
Mahkeme koridorlarında duyduğum o çığlıklar hâlâ kulaklarımda. Bir baba, "Çocuğumu geri getirin!" diye haykırıyordu. Bir anne ise sessizce ağlıyor, gözyaşlarıyla boğuşuyordu. İnsanın içini acıtan manzaralardı bunlar.
Savunmaya verilen tepki ise oldukça sert oldu. Ailelerin avukatı, "Kader değil, ihmalkarlık" diyerek dosyadaki tüm teknik detayları tek tek mahkeme heyetine sundu. Ve işin ilginç yanı, aslında olayın önlenebilir olduğunun altını çizdi.
Peki Ya Sonrası?
Olay yerinde yapılan incelemeler çok şey anlatıyor aslında. Uzmanlar, alınacak basit önlemlerle bu trajedinin önlenebileceğini belirtiyorlar. Ama ne yazık ki artık çok geç.
Turizm sektöründeki denetimlerin yetersizliği bir kez daha gündeme geldi. İnsanlar tatil yaparken bile güvende olmak istiyorlar sonuçta. Kimse böyle bir sonla karşılaşmayı hak etmiyor.
Dava devam ederken, kamuoyunun da bu konuda daha duyarlı olması gerekiyor. Çünkü benzer acıların bir daha yaşanmaması için hepimizin üzerine düşen bir şeyler var.