Hayatının en sıradan günlerinden birinde, hiç beklenmedik bir anda her şey altüst oldu. Bir iş kazası... ve ardından gelen o korkunç sessizlik. Bedeni artık eskisi gibi değildi, hareket edemiyordu. Felç olmuştu.
Mahkeme süreci ise tam bir kabusa dönüştü. Altı uzun yıl boyunca, adeta Sisifos'un kayası gibi, her seferinde yeniden başlamak zorunda kaldığı bir mücadele. Kazandığı 15 milyon TL'lik tazminatı bir türlü alamıyordu. Para mı istiyordu sanki? Hayır! Sadece sağlığına kavuşmak, yeniden ayağa kalkabilmek istiyordu.
Çile Dolu Bir Adalet Yolculuğu
Davalar, temyizler, yeniden yargılamalar... Her seferinde umutla başlayan ve hayal kırıklığıyla sonuçlanan bir kısır döngü. Avukatlar, dosyalar, savcılar, hakimler... Hepsi bir karmaşanın parçasıydı adeta. Ve ortada, hayatı paramparça olmuş bir insan.
"Ben sadece tedavi olmak istiyorum" diyordu gözleri dolarak. Parasızlıktan tedavileri aksıyor, durumu giderek kötüleşiyordu. Sosyal güvenlik kurumu ile işveren arasındaki sorumluluk çekişmesi ise tam bir trajediye dönüşmüştü.
Sağlık ve Adalet İkileminde Sıkışıp Kalmak
İnsanın kanını donduran bir ironi: Tedavi olabilmek için paraya ihtiyacı var, paraya ulaşabilmek için de sağlıklı olması gerekiyor. Bu kısır döngüde debelenip duruyor. Ailesiyle birlikte maddi sıkıntılar içinde yaşam mücadelesi veriyorlar.
Peki ya duygusal durumu? Onu kelimelerle anlatmak neredeyse imkansız. Hayal kırıklığı, öfke, çaresizlik ve zamanla tükenen umut... Her gün biraz daha eriyen bir yaşam.
Sonuç: Bir İnsanlık Sınavı
Bu sadece bir tazminat meselesi değil aslında. Bu, bir insanlık sınavı. Adaletin ne kadar hızlı işlediğiyle ilgili bir test. Mağdurlara nasıl davrandığımızla alakalı bir ayna.
Altı yıl... İki bin yüz doksan gün. Bir insanın hayatından çalınmış binlerce saat. Ve hala sonuç yok. Belki de en acı olanı, bu hikayenin Türkiye'deki yüzlerce benzerinden sadece biri olması.
Umarım bir gün gerçek anlamda adalet tecell eder ve bu yiğit insan hak ettiği tedaviye kavuşur. Çünkü herkesin, özellikle de çalışırken sakat kalanların, sağlık hizmetlerine erişim hakkı var. Bu temel bir insanlık hakkı sonuçta.
