Gebze'de o gece her şey normal görünüyordu. Ta ki 7 katlı binanın içten içe çürüdüğü anlaşılana kadar. İnsanlar evlerinde, hayatlarını yaşıyorlardı - kimse o korkunç sonun yaklaştığını bilmiyordu.
Bina sakinlerinden biri, "Zaten her tarafı çatlak doluydu" diye anlatıyor gözleri dolarak. "Duvarlardan sesler geliyordu, tıkır tıkır... Sanki bina konuşuyordu bize. Ama kimse dinlemedi."
Son Uyarılar da İşe Yaramadı
Olaydan sadece birkaç gün önce, komşular arasında tuhaf bir gerginlik varmış. Kimisi "Çıkın bu binadan" diye ısrar ediyormuş, kimisi de "Nereye gideceğiz ki?" diye çaresizce omuz silkiyormuş.
Bir başka sakin ise daha net konuşuyor: "Apartman yöneticisine defalarca söyledik. 'Bina sallanıyor' dedik. 'Bir şey olmaz' dediler. Meğer her şey olacakmış."
O Korkunç An
Yıkım anını yaşayanlar, o anı "dünyanın sonu" olarak tarif ediyor. Önce hafif bir gıcırtı, ardından müthiş bir gürültü... Ve her şeyin toz bulutu içinde kayboluşu.
"Sanki yer yarıldı ve bina içine çekildi" diye ekliyor bir tanık. "İnsanların çığlıkları hâlâ kulaklarımda."
- Bina sakinleri günlerdir şikayet ediyormuş
- Yetkililer yeterli önlem almamış
- Yıkımdan önceki son saatlerde bile uyarılar dikkate alınmamış
Artık Çok Geç
Olay yerine gelen itfaiye ekipleri saatlerce çalışmış. Enkaz altından canlı insan çıkarma umuduyla... Ama ne yazık ki dört canı kurtaramamışlar.
Komşular şimdi birbirlerine sarılıp ağlıyor. "Keşke"ler havada uçuşuyor. Keşke dinleselerdi, keşke ciddiye alsalardı, keşke...
Bu acı olay, aslında hepimizin kulak vermesi gereken bir uyarı aslında. Binalarımız konuşuyor - mesele bizim onları dinleyip dinlemeyeceğimiz.
Gebze'de yaşanan bu trajedi, sadece bir bina yıkılması değil. İhmalin, duyarsızlığın ve vurdumduymazlığın bedeli aslında. Ve maalesef bu bedel insan hayatıyla ödenmiş.