
Gökyüzü o gün nasıl da kararmıştı... 26 yıl geçti ama o geceyi yaşayanlar için zaman durmuş gibi. 17 Ağustos 1999'da Gölcük'te meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki deprem, sadece binaları değil, yürekleri de yerle bir etmişti.
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Kocaeli'nin Gölcük ilçesi, depremin yıl dönümünde bir kez daha hüzünle doldu. Saatler 03.02'yi gösterdiğinde – tam da o korkunç sarsıntının başladığı anda – meydanlarda mumlar yakıldı, dualar edildi.
Acının izleri silinmiyor
İnsanların yüzlerindeki ifadeyi tarif etmek zor. Kimi sessizce ağlıyor, kimi gözyaşlarını tutmaya çalışıyordu. "Keşke"lerin bitmediği, "keşke o gece" diye başlayan cümlelerin havada asılı kaldığı bir atmosfer vardı.
Resmi rakamlara göre 17.480 kişi hayatını kaybetmişti. Ama gerçek sayının çok daha fazla olduğunu herkes biliyor. Kayıpların, enkaz altında kalanların, son nefeslerini karanlıkta verenlerin hikayeleri hâlâ anlatılıyor.
"Unutmadık, unutmayacağız"
Anma törenlerinde en çok duyulan cümle buydu. Belediye başkanları, sivil toplum temsilcileri, vatandaşlar... Hepsi aynı şeyi söylüyordu: "Bu acıyı asla unutmayacağız."
Özellikle gençlerin katılımı dikkat çekiciydi. Depremi yaşamamış olmalarına rağmen, ellerinde "Biz hatırlıyoruz" yazılı pankartlarla gelen yüzlerce genç, hafızanın nesiller arası aktarımının canlı örneğiydi.
- Deprem Müzesi'nde özel bir anma programı düzenlendi
- Enkazdan çıkarılan eşyalar sergilendi
- Hayatını kaybedenlerin isimleri tek tek okundu
Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım'ın konuşmasındaki şu cümle herkesi derinden etkiledi: "Bu toprakların her karışına acı sinmiş durumda. Ama aynı zamanda umut da var. Birlikte daha güçlüyüz."
Ders alındı mı?
Asıl soru bu aslında. 26 yıl sonra bile deprem gerçeğiyle yüzleşmekten kaçınıyor muyuz? Konuşmalarda en çok vurgulanan nokta, bu trajediden gereken derslerin çıkarılmadığı oldu.
Uzmanlar uyarıyor: "Marmara'da büyük bir deprem bekleniyor. Hazırlıksız yakalanmayalım." Peki bu uyarıları ciddiye alıyor muyuz? İnşaat kalitesi, şehir planlaması, acil durum hazırlıkları... Hepsi hâlâ büyük soru işaretleriyle dolu.
O geceyi yaşayanlar için anma törenleri sadece bir ritüel değil. Aynı zamanda gelecek nesillere aktarılması gereken bir uyarı. Çünkü doğa, unutanlara acımasız davranıyor.