Dün akşam saatlerinde Hazar Denizi'nin dibinde adeta dev uyandı. Richter ölçeğine göre 6 büyüklüğündeki deprem, bölgeyi derinden sarsmayı başardı. Yerin kilometrelerce altından gelen bu gürültülü uyanış, sismograflarda net bir şekilde okundu.
Avrupa-Akdeniz Sismoloji Merkezi (EMSC) verilerine göre, depremin merkez üssü Hazar Denizi'nin ortalarına denk geliyor. Derinlik mi? Tam 60 kilometre. Yani yüzeyden hayli uzakta gerçekleştiği için -şans eseri- yıkıcı etkileri sınırlı kaldı. Yoksa işin rengi kesinlikle değişebilirdi!
Bölge sakinleri arasında ise tedirginlik hakim. Sosyal medyada depremi hissedenlerin paylaşımları birbirini kovalıyor. Kimi "Masamdaki su bardağı bile oynadı" derken, kimi "Uzun sürmedi ama etkileyiciydi" yorumunu yapıyor. İnsanların içini kemiren asıl soru ise şu: Bu ana şokun ardından artçılar gelecek mi?
Uzmanlar Ne Diyor?
Sismologlar, böylesi derin depremlerin genellikle yüzeydeki hasar potansiyelinin daha düşük olduğunu belirtiyorlar. Fakat sakın ola ki rehavete kapılmayın! Deprem bilimi tamamen tahminlerden ve istatistiklerden ibaret değil sonuçta. Doğa, bize her zaman beklenmedik sürprizler yapabilir.
Hazar Denizi, jeolojik açıdan oldukça hareketli bir bölge. Arap ve Avrasya tektonik plakalarının sınırında yer alması, onu sismik açıdan daimi bir risk bölgesi haline getiriyor. Tarihsel kayıtlara baktığımızda, bölgede daha büyük ölçekli depremlerin de kayda geçtiğini görüyoruz. Yani bu son deprem, aslında jeolojik hafızamızı tazeledi diyebiliriz.
Yetkililer şimdilik herhangi bir tsunami uyarısı yapmadı. Fakat kıyı kesimlerde yaşayan vatandaşların yine de tedbirli olmasında fayda var. Zira deniz tabanındaki büyük sarsıntılar, bazen öngörülemeyen dalgalara da yol açabiliyor.
Kısacası, dün akşamki deprem bize şunu bir kez daha hatırlattı: Yerküre, sandığımızdan çok daha canlı ve hareketli. Hazar'ın derinliklerindeki bu sarsıntı, belki de daha büyük bir olayın habercisi değil; ama hazırlıklı olmak, her koşulda en akıllıca seçenek.
