Günlerden perşembeydi, saatler öğle vaktini gösteriyordu. Tokat'ın o meşhur yokuşlu sokaklarından birinde, birdenbire tüyleri diken diken eden bir sahne yaşandı. Tam da 'her şey yolunda' derken...
Frenleri aniden terk eden bir kamyon, adeta kontrolden çıkmış bir dev gibi aşağıya doğru hızlanmaya başladı. İçinde yalnızca sürücü vardı - belki de hayatının en büyük testiyle karşı karşıyaydı.
Saniyeler İçinde Verilen Karar
O anı düşünsenize! Araç gittikçe hızlanıyor, aşağıda kalabalık bir cadde var. Panik yapmak en doğal tepki olurdu herhalde. Ama bu sürücü öyle yapmadı. Tam aksine, buz gibi soğukkanlılığını korudu.
Kamyonun sağ tarafındaki lastikleri kaldırıma doğru yönlendirdi. Metalik bir gıcırtı ve lastiklerin yanık kokusu etrafa yayıldı. Sanki zaman yavaşlamıştı o saniyelerde.
Patlama Sesleri ve Kurtuluş
Bir patlama... sonra bir patlama daha! Lastikler teker teker patlıyor, kamyonun hızı kesiliyordu. Adeta bir aksiyon filmi sahnesi gibiydi ama bu gerçekti - acımasızca gerçek.
Olay yerine gelen emniyet ekipleri, sürücünün bu 'çılgın' ama bir o kadar da dahiyane manevrası karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediler. 'Normalde çok daha büyük bir facia yaşanabilirdi' diye düşünüyorlardı herhalde.
Kaldırıma sürtünmenin etkisiyle patlayan lastikler, aracı neredeyse tamamen durma noktasına getirmişti. Son bir sarsıntıyla kamyon nihayet hareketsiz kaldı.
Kahraman mı? Yoksa Sadece İşini Yapan Bir Sürücü mü?
Sürücü, aracından indiğinde yüzünde ne korku ne de zafer ifadesi vardı. Sadece derin bir rahatlama... Belki de 'işte böyle yapılır' der gibiydi.
Olayla ilgili konuşan bir trafik uzmanı, 'Bu tür durumlarda sürücülerin panik yapması en büyük tehlike. Soğukkanlılığını koruyup alternatif çözümler üretebilmek hayat kurtarır' diyordu.
Tokat'ta yaşanan bu olay, aslında sıradan bir trafik kazasından çok daha fazlasını anlatıyor bize. Tehlike anında soğukkanlılığın, tecrübenin ve hızlı düşünmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.
Peki ya siz o sürücünün yerinde olsaydınız? Aynı soğukkanlılığı gösterebilir miydiniz? İşte bu soru, hepimizin kendi kendine sorması gereken bir soru aslında.
