Geceyi yırtan bir çığlıkla başladı her şey. Karabük'ün o bildik sessizliğini paramparça eden, metalin betonla buluşmasının o iç paralayan sesi. Saatler gece yarısını geçmişti, şehrin nabzı yavaş atarken...
Genç bir motosiklet sürücüsü -kim bilir nereye yetişmeye çalışıyordu- kontrolünü kaybetti. O anı görenlerin anlattığına göre, bir şimşek hızıyla savruluverdi. Motosiklet adeta bir ok gibi fırlayıp kaldırıma çarptı. Öyle bir çarpışma ki, etraftakilerin yüreği ağzına geldi.
İlk Müdahale ve Kayıp Umutlar
Olay yerine ilk ulaşanlar, zaten her şeyin bittiğini anlamıştı belki de. Çevredekiler hemen 112'yi aradı tabii, ama gelen ekipler için yapılacak pek bir şey kalmamıştı. Genç sürücü, olay yerinde hayatını kaybetti. İsmini bile öğrenemedik daha - ailesine ulaşılamadı henüz.
Bölge sakinleri ise hâlâ o korkunç sesin yankılarını kulaklarında hissediyor. "Yıllardır bu yolda böyle kazalar oluyor" diyor bir esnaf, sesi titreyerek. "Bu köşe çok tehlikeli, ışık yok, işaret yok... Kaç can daha gidecek?"
Trafik Güvenliği Sorunu Büyüyor
Aslında bu, bölgedeki ilk vaka değil. Yerel halk uzun süredir bu noktadaki trafik tehlikesine dikkat çekiyormuş. Geceleri aydınlatmanın yetersiz olması, yol işaretlerinin silikleşmesi... Hepsi bir araya gelince böyle acı sonuçlar doğuruyor işte.
Emniyet ekipleri kaza yerinde inceleme yaparken, bir yandan da trafik akışını düzenlemeye çalıştı. O saatlerde bile meraklı kalabalık toplanmıştı - herkes o genç hayatın nasıl söndüğünü anlamaya çalışıyordu.
Şimdi geriye kalan, bir ailenin yüreğinde açılan onulmaz bir yara. Ve şehrin hafızasına kazınan bir trafik kazası daha. Belediye yetkilileri bu konuda ne diyecek acaba? Önlem alınacak mı, yoksa bir sonraki kazayı mı bekleyeceğiz?
Bu acı olay, aslında hepimize şu soruyu sorduruyor: Trafikteki güvenlik önlemleri yeterli mi, yoksa her gün göz göre göre mi kaybediyoruz sevdiklerimizi?