Dün akşam saatlerinde Karadeniz'de meydana gelen 3.7 büyüklüğündeki deprem, İstanbul'da da hafifçe hissedildi. Peki bu küçük sarsıntı aslında bize ne anlatıyor? Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, bu sorunun yanıtını verirken çok daha büyük bir resme işaret ediyor.
Üşümezsoy'a göre asıl dikkat çekici olan şey, Karadeniz'deki bu küçük depremin kendisi değil. Hayır, asıl mesele çok daha farklı. "Bu deprem risk oluşturmuyor" diyor ünlü deprem uzmanı, ama ardından ekliyor: "Ancak Ege'deki hareketlilik gerçekten endişe verici boyutlara ulaşmış durumda."
Ege'deki Deprem Fırtınası Alarm Veriyor
İşin can alıcı noktası burada başlıyor. Üşümezsoy'un altını çizdiği gibi, Ege Denizi son günlerde adeta bir deprem fırtınası yaşıyor. Yüzlerce küçük deprem peş peşe geliyor ve bu durum uzmanlara göre hiç de normal değil.
"Ege'deki bu aktiviteyi hafife almamak gerekiyor" diye uyarıyor Üşümezsoy. Sanki yerin altında devasa bir makine çalışıyormuş gibi, sürekli bir hareketlilik hakim. Bu durum bana şunu düşündürüyor: Acaba daha büyük bir depremin habercisi mi?
Karadeniz'deki Deprem Neden İstanbul'da Hissedildi?
Peki 3.7 gibi nispeten küçük bir deprem nasıl oldu da İstanbul'da hissedilebildi? Üşümezsoy bu soruya jeolojik bir açıklama getiriyor. Meğerse depremin merkez üssü ile İstanbul arasındaki mesafe ve zemin yapısı, sarsıntının daha geniş bir alanda hissedilmesine neden olmuş.
Aslında bu durum bize şunu gösteriyor: Depremler sadece büyüklüklerine göre değil, bulundukları konuma ve zemin yapısına göre de farklı etkiler yaratabiliyor. Yani küçük bir deprem bile doğru koşullarda kendini hissettirebiliyor.
Uzman İsimden Kritik Uyarılar
Üşümezsoy'un söyledikleri gerçekten düşündürücü. Ege'deki deprem hareketliliğinin artması, bölgedeki fay hatlarının daha aktif hale geldiğini gösteriyor olabilir. Bu da -açıkçası- hiç iç açıcı bir durum değil.
Şu an için paniğe kapılmaya gerek yok belki, ama şunu unutmamak lazım: Depremler doğanın bize verdiği uyarı işaretleri gibidir. Onları görmezden gelmek, yangını söndürmek yerine yangın alarmının pilini çıkarmaya benzer.
Peki ne yapmalı? Üşümezsoy'un da ima ettiği gibi, asıl önemli olan depremleri takip etmek ve hazırlıklı olmak. Çünkü deprem değil, hazırlıksız olmak can kaybına neden oluyor.
Sonuç olarak, Karadeniz'deki bu küçük sarsıntı bize bir kez daha hatırlattı: Türkiye bir deprem ülkesi ve bu gerçeği asla unutmamalıyız. Ege'deki hareketlilik ise yakından takip edilmesi gereken bir gelişme. Umarım uzmanların dediği gibi, bu küçük depremler daha büyük bir enerji birikimini boşaltıyordur.