
Geceyi saran sessizliği aniden yırtan bir uğultu... Saatler 23.27'yi gösterdiğinde Konyalılar, hiç beklemedikleri bir misafirle karşılaştı: yerin derinliklerinden gelen gürültü ve ardından gelen sarsıntı. Evet, o bildiğimiz olağanüstü anlardan biri daha yaşandı.
AFAD'ın rakamlarına göre 4.0 büyüklüğünde kaydedilen deprem, derinliği 7.2 kilometre olarak ölçüldü. Merkez üssü Konya'nın tam kalbinde, Meram ilçesi sınırları içindeydi. Şiddetiyle insanları kısa süreliğine tedirgin etse de, aslında nispeten hafif atlatılan bir doğa olayıydı.
Peki Ya Sonrası?
O anları yaşayanlar ne hissetti dersiniz? Belki de bu sorunun cevabı herkes için farklı. Kimi için "Birkaç saniye süren bir tedirginlik", kimi içinse "Heyecan verici bir deneyim". Ancak şunu söylemeliyim ki, AFAD'ın açıklamaları içimizi bir nebze olsun rahatlattı.
İlk belirlemelere göre -ve Allah'a şükür- can kaybı yaşanmadı. Mal kaybı da yok. Yani aslında bu tür haberleri okurken içimizi burkan o korkunç detaylar bu sefer yok. Belki de bu yüzden biraz daha rahat okuyabiliyoruz bu satırları.
Deprem Değil, Uyarı Mı?
Uzmanların dediğine kulak verirsek, aslında bu tür orta şiddetteki depremler bazen bir nevi "uyarı" niteliği taşıyabiliyor. Yerin altındaki devinimin bize fısıldadığı şeyler var belki de. Hiç düşündünüz mü? Bu küçük sarsıntılar, daha büyük bir şeyin habercisi olabilir mi? Ya da sadece doğanın kendini ifade etme biçimi mi?
Konya'da yaşanan bu deprem, aslında bize şunu bir kez daha hatırlattı: Türkiye bir deprem ülkesi ve her an hazırlıklı olmalıyız. Evet, bu sefer ciddi bir hasar olmadı ama bir sonraki için aynı şeyi söyleyebilir miyiz? İşte asıl soru bu!
AFAD ekipleri, olay yerinde incelemelerini sürdürürken, vatandaşlar da normal hayatlarına dönmeye başladı. Sosyal medyada ise deprem anına dair paylaşımlar kısa sürede gündem oldu. İnsanlar yaşadıklarını anlatırken, bir yandan da birbirlerine destek oldular.
Sonuç olarak, bu gece Konya'da yaşananlar aslında bize şunu gösterdi: Doğa her zaman kontrolün kendisinde olduğunu hatırlatmayı sever. Bizlere düşen ise bu uyarıları ciddiye almak ve her zaman hazırlıklı olmak. Unutmayalım, deprem değil, hazırlıksızlık öldürür!