İzmir'de geçtiğimiz aylarda yaşanan ve derin üzüntüye yol açan o trafik kazasıyla ilgili yargı süreci nihayet hız kazandı. Hatırlarsınız ya, o korkunç günü - sanki dün gibi aklımda - her şey normal bir seyir halindeyken aniden her şey altüst olmuştu.
Olay, Bornova'da meydana gelmişti. Bir otomobil sürücüsü, nedeni hala tam olarak anlaşılamayan bir şekilde kontrolü kaybetmiş ve aracı yaya geçidindeki masum bir vatandaşa çarpmıştı. İnanması güç ama o an her şey saniyeler içinde olup bitmişti.
Feci Son ve Adliye Süreci
Maalesef kazada yaralanan kişi, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı. Hastanede yaşamını yitirdi. Acılı aile ise derin bir yas sarmalına düştü. Peki ya sonrası? Davaya bakan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, hazırladığı iddianamede sürücü hakkında ağır suçlamalar getirdi.
Savcılık, 'taksirle ölüme neden olmak' suçundan sanığa 6 yıla kadar hapis cezası istedi. Dosya artık İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesi'nde. Mahkeme, iddianameyi kabul etti ve duruşma tarihini belirledi. Sanığa çıkarıldığı ilk duruşmada savunmasını hazırlaması için süre tanındı.
Peki Bu Ne Anlama Geliyor?
Trafikteki en ufak bir dikkatsizliğin nelere mal olabileceğini bir kez daha gösterdi bu acı olay. Sürücüler olarak hepimiz aslında birer potansiyel risk taşıyoruz yollarda. Direksiyon başına geçtiğimiz anda, sadece kendi hayatımızdan değil, başka insanların hayatlarından da sorumlu hale geliyoruz.
Mahkeme süreci devam ederken, bir yandan da toplum olarak şunu sorguluyor insan: Trafik canavarına dur demek için daha ne kadar bekleyeceğiz? Cezalar yeterince caydırıcı mı? Yoksa her şeyi kanunlara ve yargıya mı bırakmalıyız?
Bu davadan çıkacak sonuç, benzeri vakalar için de emsal teşkil edecek. Unutmayalım ki trafik, hepimizin ortak kullanım alanı ve buradaki kurallar, can güvenliğimizin teminatı.
