
Manisa'da, öyle bir pazartesi günü yaşandı ki, insanın içini acıtan bir haberle sarsıldı herkes. Şehzadeler ilçesine bağlı, hani şu Çavuşoğlu Mahallesi'nde, villaların sıralandığı o sessiz sokaklardan birinde... Bahçesine havuz yaptırmak isteyen bir villanın inşaatı, kabusa dönüştü bir anda.
Saatler 15.00'i gösterdiğinde—tam da günün o sıcak, bunaltıcı saatlerinde—beklenmedik bir şey oldu. Havuzun kazıldığı çukurun etrafındaki toprak, aniden kaymaya başladı. Adeta bir çığ gibi üzerlerine geldi her şeyin. İki işçi, ne olduğunu anlamaya fırsat bulamadan, tonlarca toprağın altında kaldı. Amanın, o anki çaresizliği düşünsenize!
Olay yerine hemen jandarma, itfaiye ve AFAD ekipleri sevk edildi. İnsanların yüreği ağzındaydı—acaba bir mucize olur da, o iki can kurtulur muydu? Saatler süren kurtarma çalışmaları... Herkes elinden geleni yapıyordu, ama nafile. Sonunda, acı gerçekle yüzleşmek zorunda kaldı herkes: iki işçi, hayatını kaybetmişti.
Olayla ilgili soruşturma derhal başlatıldı. Yetkililer, kazının neden bu kadar güvensiz olduğunu, önlem alınıp alınmadığını araştırıyor. Bu tür inşaatların—özellikle de derin kazı gerektiren işlerin—ne kadar riskli olabileceğini bir kere daha hatırlamış olduk. İş güvenliği denilen şey, sadece kağıt üzerinde kalmamalı çünkü.
Toprak altında can veren o iki isimsiz kahraman... Kim bilir, belki de ailesinin tek geçim kaynağıydı. Belki de çocukları, onların eve dönüşünü bekliyordur şu an. Böyle olaylar, insanın içini burkuyor—acıyı tarif etmek mümkün değil.
Bu feci kaza, aslında hepimize bir ders vermeli. İnşaat alanlarındaki güvenlik önlemleri—özellikle de toprak stabilitesi ve destek sistemleri—kesinlikle ihmal edilmemeli. Can güvenliği, her şeyden önce gelmeli. Umarım, bir daha böyle acı haberler almayız.