Olay, sıradan bir günde, sıradan bir sokakta başladı. Minibüs sürücüsü, aracını park ettikten sonra o an için aklına gelmeyen küçük ama kritik bir detayı unutuvermişti: el frenini çekmek.
Ve işte o anda her şey değişti. Tonlarca ağırlığındaki araç, yokuş aşağı usul usul hareket etmeye başladı. İçinde kimse olmayan minibüs, giderek hızlanıyor ve potansiyel bir felakete dönüşüyordu.
İmkansızı Başaran Kahraman
Tam da bu esnada, olaya tanık olan bir vatandaş hiç düşünmeden harekete geçti. Adeta bir film sahnesinden fırlamışçasına, minibüsün peşinden koşmaya başladı. Nefes nefese, adımlarını son sürat atarak yetişmeye çalışıyordu.
Koşuşturma sırasında -insanın aklına gelmez mi- bir an için "yapabilir miyim acaba?" diye düşündüğünü itiraf etti sonradan. Ama durumun ciddiyeti belliydi. Geri adım atmak yoktu.
Saniyeler İçinde Gerçekleşen Kurtarış
Minibüsün kapısına yetiştiği o ilk anı tarif etmek gerçekten zor. Kapıyı açtı, içeri atladı ve direksiyona geçer geçmez frene yüklendi. Araç tam durmuştu ki, belki de sadece birkaç metre sonra ana caddeye çıkacaktı.
Olayı izleyen diğer vatandaşlar şaşkınlık içindeydi. Kimi "Aman Allahım!" diye bağırıyor, kimi ise olup biteni anlamaya çalışıyordu. Sonunda minibüs güvenli bir şekilde park edildiğinde herkes rahat bir nefes aldı.
Bu tür durumlarda -biliyorsunuz- saniyeler içinde karar vermek çok önemli. O anki refleks ve cesaret gerçekten takdire şayan. Eh, sürücünün de bir daha el frenini unutmayacağı kesin gibi!
