Yer, pazartesi gecesi saatler 22:59'u gösterirken derin bir nefes aldı ve Simav'ı sarsmaya başladı. Aslında sıradan bir mayıs akşamıydı, ta ki 5.4 büyüklüğündeki deprem her şeyi alt üst edene kadar.
O anları yaşayanlar için tam bir kâbus! "Birden her şey sallanmaya başladı," diyor telefonla ulaştığımız Simavlı bir esnaf, sesinde hâlâ o anın tedirginliği var. "Camlar şangır şungur, eşyalar devriliyor... İnsanlar sokaklara fırladı, birbirine bağırıyordu."
AFAD Hızla Devreye Girdi
Depremin hemen ardından -neredeyse ışık hızıyla diyebilirim- AFAD ekipleri sahaya indi. Biliyorsunuz, bu tür durumlarda her saniye altın değerinde. Ekipler, hem hasar tespit çalışmalarına başladı hem de vatandaşların güvende olup olmadığını kontrol etti.
İlk belirlemeler... Evet, şans eseri can kaybı yok. Ama o geceyi yaşayanlar için asıl sınav şimdi başlıyor. Depremin psikolojik etkileri, hasarlı binalar... Tüm bunlar önümüzdeki günlerin gündem maddesi olacak gibi görünüyor.
Bölge Halkı Nasıl Tepki Verdi?
İnsanların tepkileri gerçekten ilginç. Kimi hemen cep telefonlarına sarılıp sevdiklerini aradı, kimi ise donup kaldı - tamamen şoktaydı. Belediye yetkilileri hızla toplanma alanlarını devreye soktu, güvenli bölgeler oluşturuldu.
Şu ana kadar bildirilen ciddi bir hasar yok ama -vallahi billahi- bu tür depremlerden sonra ilk 24-48 saat çok kritik. Uzmanlar zaten sürekli söylüyor: "Küçük deprem yoktur, küçük hasarlı bina vardır."
Depremin Teknik Detayları
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi'nin verilerine göre, depremin merkez üssü Simav ilçesi. Derinliği ise 7 kilometre olarak ölçülmüş. Yani nispeten sığ bir depremdi ve bu da hissedilme şiddetini artırdı.
Komşu ilçelerde de hissedilen sarsıntı, aslında bize şunu hatırlattı: Deprem değil, hazırlıksız olmak asıl felaket. Bölge halkının bu konuda daha duyarlı olması gerektiğini düşünüyorum - ki zaten uzmanlar da aynı şeyi söylüyor.
Sonuç olarak, Simav'da yaşanan bu deprem hem bir uyarı hem de bir test niteliğindeydi. Can kaybının olmaması sevindirici ama -açıkçası- binalarımızın ve hazırlık düzeyimizin ne durumda olduğunu bir kez daha gözden geçirmemiz gerekiyor. Unutmayalım, deprem değil, tedbirsizlik öldürür!