İstanbul'da bugün öğle saatlerinde aniden ortaya çıkan bir sarsıntı, şehrin günlük temposunu bir anlığına durdurmayı başardı. Saat tam 13:59'u gösterirken, yerin derinliklerinden gelen o tanıdık ama her seferinde ürperten titreşim, özellikle Avrupa Yakası'nda kendini hissettirdi.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi'nin açıklamalarına göre, depremin büyüklüğü 4.1 olarak ölçüldü. Merkez üssünün Silivri açıkları olduğu belirtilen deprem, yaklaşık 7 kilometre derinlikte meydana geldi. Derinlik aslında nispeten sığ sayılır - bu da hissedilme şiddetini artıran faktörlerden biriydi elbette.
"Saniyeler Uzadı, Zaman Durdu"
Sosyal medyada depremle ilgili paylaşımlar hızla artarken, birçok İstanbullu o birkaç saniyenin nasıl da uzadığını anlatıyordu. Bakırköy'de ofisinde çalışan Merve Hanım, "Masamın hafifçe sallandığını hissettim önce, sonra monitördeki su bardağı oynadı. O an herkes birbirine baktı - o klasik 'deprem mi oldu' bakışı işte" diyor.
AFAD'dan yapılan açıklamada, depremin can ve mal kaybına yol açmadığı bilgisi paylaşıldı. Ancak yine de o kısa süreliğine bile olsa, İstanbulluların yüreği ağzına geldi desem yalan olmaz. Zaten bu şehirde yaşayanlar depremle nasıl yaşanacağını biliyor - ama her sarsıntıda o eski korkular yeniden su yüzüne çıkıyor.
Uzmanlar Ne Diyor?
Jeoloji uzmanları, Marmara Denizi'ndeki fay hatlarının sürekli hareket halinde olduğunu belirtiyorlar. Bu tür orta şiddetteki depremlerin, aslında büyük bir depremin habercisi olmadığını, ancak bölgenin sismik aktivitesinin normal seyrinde olduğunu gösterdiğini ifade ediyorlar. Tabii bu, 'rahat olun' demek değil - hazırlıklı olmak her zaman en akıllıcası.
Deprem sonrası vatandaşların AFAD ve Kandilli'nin resmi hesaplarını takip etmeleri öneriliyor. Sahte haber ve spekülasyonlere itibar edilmemesi konusunda yetkililer uyarıda bulunuyor. Zaten sosyal medyada dolaşan bazı asılsız iddialar, gereksiz paniğe yol açabiliyor.
İstanbul'da yaşayanlar için deprem, ne yazık ki hayatın acı bir gerçeği. Bugünkü 4.1'lik sarsıntı da bize yeniden hatırlattı: Hazırlıklı olmak, bina güvenliğini kontrol ettirmek ve acil durum planları yapmak hiç de lüks değil. Unutmayalım ki, deprem değil, hazırlıksız olmak asıl felaket.