
Ah İstanbul... Milyonların yaşam mücadelesi verdiği, her sabah bir insan selinin aktığı bu kadim şehirde Cuma günleri zaten başlı başına bir imtihan. Bu hafta ise işler biraz daha karıştı desek yanlış olmaz.
Kimileri için tatil heyecanı, kimileri için haftalık alışveriş telaşı derken, şehrin ana arterleri adeta nefes alamaz hale geldi. Öyle ki, trafikteki yoğunluk oranı %74'lere kadar tırmandı. Bu rakamlar sadece birer yüzde değil, on binlerce insanın kaybolan zamanı, ertelenen buluşmalar, kaçırılan randevular demek.
Peki Neden Bu Kadar Yoğundu?
Aslında Cuma her zaman diğer günlere göre daha yoğun geçer – hafta sonu planları, şehir dışına çıkacaklar, toplu alışveriş yapanlar derken trafikte ekstra bir hareketlilik olması kaçınılmaz. Ama bu sefer işin içine bir de yoğun iş temposunun yarattığı erken çıkış isteği girince, yollar neredeyse durma noktasına geldi.
Özellikle Avrupa Yakası'nda E-5 ve TEM gibi ana yollarda araçlar adeta birbirine eklenmiş gibiydi. Anadolu Yakası'nda ise D-100 ve sahil yolu benzer bir kaderi paylaştı. Köprüler... onları söylemeye gerek yok zaten. Her zaman olduğu gibi onlar da en kritik noktalardı.
Trafikteki Gizli Kahramanlar: Alternatif Yollar
Böyle zamanlarda alternatif güzergâhları bilmek altın değerinde. Ana arterler tıkandığında, ara sokaklar ve daha az bilinen bağlantı yolları hayat kurtarıcı olabiliyor. Tabii bir de toplu taşıma seçenekleri... Metro, metrobüs, deniz otobüsleri – özellikle böyle yoğun günlerde neden daha çok kişi tarafından tercih edilmiyor anlamak gerçekten zor.
İstanbul'da yaşayan herkes bilir: Trafik sadece araçlardan ibaret değil. O, bir ruh hali, bir sabır ölçer, bazen de plansız bir mola sebebidir. Belki de bu yoğunluk bize şehir içi ulaşım alışkanlıklarımızı bir kez daha gözden geçirmemiz gerektiğini hatırlatıyordur.
Sonuç olarak, İstanbul'da Cuma günleri trafiğin yoğun olması sürpriz değil. Ama %74'lük bir yoğunluk? İşte o, şehri yönetenlerin ve sakinlerinin üzerine biraz daha düşünmesi gereken bir rakam.