Antalya'da yaşanan ve Türkiye'yi yasa boğan o korkunç teleferik kazasının davasında bugün kritik bir karar çıktı. Mahkeme, üç sanık hakkındaki yurt dışı yasağını kaldırdı. Evet, yanlış duymadınız. Adli kontrol şartlarında değişikliğe gidildi.
Olay şöyle gelişti: Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasında, sanık avukatları ellerindeki kozu oynadı. Yurt dışı yasağının kaldırılması için kulis yaptılar, hatta mahkemeye resmi bir talepte bulundular. Mahkeme heyeti ise bu talebi değerlendirmek için mühlet istedi—tam tamına bir saatlik bir ara.
Dönüşte verilen karar herkesi şaşırttı. Üç sanık—yani teleferik işletmesindeki yetkililer—artık yurtdışına çıkabilecek. Fakat diğer adli kontrol şartları aynen devam ediyor. Sanıklar hâlâ imza atmak zorunda ve yurt dışına çıkmak istediklerinde savcılığa haber vermeleri şartı var. Biraz garip değil mi? Yasağı kaldırıyorsun ama "gideceğim" demek zorunda bırakıyorsun.
Davaya dair bir başka ilginç nokta da şu: Mahkeme, diğer sanıklar hakkındaki yurt dışı yasağının ise devamına karar verdi. Yani herkes aynı statüde değil. Kimine esneklik, kimine sıkı denetim. Neden? Sanırım delil durumu ve sanıkların sorumluluk derecesi bunda etkili oldu.
Peki, ne oldu da bu karar çıktı? Avukatlar, müvekkillerinin yurt dışında iş bağlantıları olduğunu, bu yasağın ticari faaliyetlerini baltaladığını iddia etti. Mahkeme de—en azından kısmen—bu argümana kanmış göründü. Ama dediğim gibi, tam bir serbestî yok. Gözüm üzerinizde, der gibi bir karar bu.
Davaya dair son durum ne? Duruşma ertelendi. Bir sonraki celsede—yani 5 Aralık'ta—dinlemeye devam edilecek. O gün başka sürprizler de olur mu? Bilinmez. Ama şu an için, hukukî süreç tüm hızıyla—ve beklenmedik kararlarla—sürüyor.
Antalya halkı ve mağdurlar ne diyor? Onlar hâlâ adaletin tam anlamıyla tecelli etmesini bekliyor. Bu karar onları tatmin etti mi? Sanmıyorum. Zira yara hâlâ taze, acı hâlâ derin.
