Ankara'da adalet terazisinin kefeleri, yıllar önce yaşanan ve unutulmayan bir trajedinin ağırlığıyla sallanıyor. Toprak Mahsulleri Ofisi'ne bağlı silolarda meydana gelen o korkunç patlamanın davası, neredeyse unutulmuşken yeniden gündeme oturdu.
Mahkeme salonundaki hava ağır, yüzler gergin. Herkesin aklında aynı soru: Bu korkunç kazaya gerçekten kim sebep oldu? Davanın en çarpıcı yanı ise -inanması güç ama- patlamanın üzerinden tam dört yıl geçmiş olması. Zaman su gibi akmış, ancak acılar taptaze kalmış.
Tanık İfadeleriyle Açığa Çıkan Çarpıcı Detaylar
Duruşmada dinlenen tanıkların anlattıkları, olayın boyutlarını gözler önüne seriyor. Bir tanık, "O gün her şey normal görünüyordu, ta ki o korkunç gürültüyü duyana kadar" diye anlatırken sesi titriyor. Sanki dün gibi hatırlıyor her şeyi.
Mahkeme heyeti, dosyadaki teknik raporları yeniden değerlendiriyor. Uzmanların görüşleri masaya yatırılırken, aslında basit önlemlerle önlenebilecek bir facianın hikayesi çıkıyor ortaya. İşte bu noktada insanın içi acıyor doğrusu.
Davanın Seyrini Değiştirebilecek Gelişmeler
Savcılık iddianamesinde yer alan bazı noktalar, davanın seyrini tamamen değiştirebilir. Özellikle güvenlik önlemlerinin yetersizliği konusu -inanın- içler acısı durumda. Oysa ne çok uyarılmışlar, ne çok defalar hatırlatılmış gerekli tedbirler alınsın diye.
- Toz birikiminin kontrol altına alınmaması
- Elektrik tesisatındaki ihmaller
- Personel eğitimindeki eksiklikler
- Düzenli bakım ve denetimlerin aksatılması
Bu maddeler tek tek ele alındığında, aslında kader değil ihmalin bu faciaya yol açtığı açıkça görülüyor. Üzücü olan ise bunca yıl sonra hala adaletin tam olarak tecelli etmemiş olması.
Mağdurların Bekleyişi ve Adalet Arayışı
Davacı avukatların duruşma çıkışı yaptığı açıklamalar, aslında her şeyi özetler nitelikte. "Biz sadece adalet istiyoruz" diyorlar, "kaybettiklerimizin arkasında durmak için buradayız." Bu kadar basit, bu kadar insani bir talep aslında.
Bir sonraki duruşma tarihi açıklandı - 15 Ekim'de yeniden buluşacaklar mahkeme salonunda. O gün gelene kadar herkes merak içinde bekleyecek: Acaba bu sefer adalet yerini bulacak mı? Yoksa dosya yeniden tozlu raflara mı kaldırılacak?
Son söz olarak şunu söyleyebilirim: Bu dava sadece bir patlamanın değil, aynı zamanda sorumluluktan kaçışın ve ihmalkarlığın da davası. Ankara'da verilecek karar, benzer iş yerleri için de önemli bir emsal teşkil edecek. Umarım bu sefer doğru karar verilir de, bir daha böyle acılar yaşanmaz.