
Doğanın öfkesi bir kez daha Güneydoğu Asya'yı vurdu. Bualoi adı verilen tayfun, Vietnam'ın orta kesimlerini adeta bir çırpıda harabeye çevirdi. İnanması güç ama sadece birkaç saat içinde her şey altüst oldu.
Resmi rakamlara göre -ki ben bu rakamların gerçek zararı tam yansıtmadığını düşünüyorum- 12 canımızı kaybettik. Her biri farklı hikayeleri olan, farklı hayalleri olan insanlardı. Belki de en acı tarafı bu.
Felaketin Ayak Sesleri
Aslında meteoroloji uyarmıştı. Ama kimse bu kadarını beklemiyordu. Tayfun önce hafif bir rüzgarla başladı, sonra... Sonrası tam bir kaos. Rüzgarın hızı saatte 90 kilometreyi aşınca, ağaçlar köklerinden sökülmeye, elektrik direkleri devrilmeye başladı.
Şiddetli yağmur ise başlı başına bir felaketti. Seller sokakları nehre çevirdi, insanlar evlerinde mahsur kaldı. Kurtarma ekipleri inanılmaz zorluklarla mücadele etti - bazen hayat kurtarmak için kendi hayatlarını riske atarak.
Bilanço Ağır
- 12 kişi hayatını kaybetti
- 18 kişi yaralandı - bazıları ağır
- 650'den fazla ev tamamen yıkıldı
- 15.000'in üzerinde ev hasar gördü
- Elektrik ve iletişim alt yapısı çöktü
Bu sayılar soğuk rakamlardan ibaret. Arkasında ise hayatları paramparça olmuş insanlar var. Mesela Nguyen ailesi - 20 yıldır biriktirdikleri evleri bir gecede yok oldu. "Hayatımız suya düştü" diyorlar, hem gerçek hem mecazi anlamda.
Kurtarma Çalışmaları Sürüyor
Yerel yetkililer tüm imkanlarıyla sahada. Askeri birlikler, sivil savunma ekipleri, gönüllüler... Hepsi gece gündüz demeden çalışıyor. Ama işler hiç de kolay değil. Yolların kapalı olması, iletişim sorunları işleri iyice zorlaştırıyor.
Hükümet acil yardım fonu ayırdığını açıkladı. Fakat bölge sakinleri yardımların yeterli hızda ulaşmadığından şikayetçi. "Önce hayatta kalmaya çalışıyoruz, sonra hayatı yeniden kurmaya" diye anlatıyor bir bölge sakini.
Doğa bir kez daha insanoğluna haddini bildirdi. Vietnamlılar ise her zamanki gibi dayanıklılıklarını gösteriyor. Zorluklarla başa çıkmak onlar için yabancı değil sonuçta. Ama bu seferki gerçekten ağırdı - hem fiziksel hem de manevi anlamda.
Umarım bir daha böyle bir felaket yaşanmaz. Ama biliyoruz ki iklim değişikliğiyle birlikte bu tür olaylar maalesef daha sık görülecek. Hazırlıklı olmalıyız - hem bireyler hem de toplumlar olarak.