
Az önce Ege'nin incisi İzmir'de toprak adeta nefesini tuttu. O anı yaşayanlar için birkaç saniye sanki saatlerce sürmüş gibi geldi - öyle ya, deprem denilen şey zaten zaman kavramını altüst etmiyor mu?
Kandilli Rasathanesi'nin verilerine göre, saatler 15:36'yı gösterdiğinde İzmir'de 4.0 büyüklüğünde bir sarsıntı meydana geldi. Merkez üssü Seferihisar olarak kayıtlara geçerken, depremin derinliği ise tam 16.5 kilometre olarak ölçüldü.
AFAD ise işi istatistiklere dökmüş: 2025 yılında bugüne kadar Türkiye genelinde 10 bin 547 deprem kaydetmişler. Şimdi bir düşünün - bu sayı azımsanacak gibi değil, değil mi?
Peki ya hissedilenler?
İzmir'de özellikle Seferihisar, Urla ve Güzelbahçe'de deprem oldukça belirgin şekilde hissedildi. İnsanlar o an ne yaptıklarını anlatırken seslerindeki o hafif titreme... İşte depremin gerçek yüzü bu olsa gerek.
Şimdilik gelen bilgilere göre can ve mal kaybı bildirilmedi. Allah'tan ki öyle! Ama şunu unutmayalım: Küçük bir sarsıntı büyük bir uyarıdır aslında. Bize "hazır mısınız?" diye soruyor adeta.
Kandilli'nin son 50 deprem listesine bakıldığında, Ege Bölgesi'nde hareketliliğin devam ettiği görülüyor. Bu da bize şunu hatırlatıyor: Deprem değil, hazırlıksız olmak asıl felaket.
Uzmanlar her fırsatta söylüyor zaten: Deprem öldürmez, bina öldürür. Peki biz bu uyarıları ne kadar ciddiye alıyoruz? Cevabı içimizde biliyoruz aslında.
Son olarak şunu ekleyelim: AFAD'ın deprem sonrası için önerdiği tedbirlere bir göz atmanın tam zamanı. Unutmayın, hazırlık her şeydir - özellikle de bu topraklarda yaşıyorsak.