Diyarbakır'da adeta bir film senaryosunu andıran olaylar yaşandı. Öyle ki, hipnoz ve büyü gibi yöntemlerle vatandaşları kandıran bir çetenin tuzağına düşenler, hem paralarını hem de akıl sağlıklarını kaybetme noktasına geldi.
Emniyetin üst düzey operasyonuyla çökertilen çetenin içinde kimler yoktu ki? Bir avukat, eski askerler ve daha birçok isim... İşin ilginç tarafı, bu kişilerin kendilerini 'medyum' olarak tanıtmasıydı. Yani, insanların en zayıf anlarını kullanarak acımasızca dolandırıyorlardı.
Nasıl Çalışıyorlardı?
Yöntemleri gerçekten korkutucuydu. Önce kurbanlarını tespit ediyorlar - genellikle ailevi sorunlar yaşayan, maddi sıkıntı içindeki veya sağlık problemleri olan kişileri seçiyorlardı. Sonra, 'üzerinizde kötü enerji var' veya 'size büyü yapılmış' gibi sözlerle korku salıyorlardı.
Aslında en çarpıcı olan, hipnoz tekniklerini kullanmalarıydı. Kurbanlar adeta trans haline getiriliyor, sonrasında ne olduğunu bile hatırlamıyordu. Kimi zaman saatlerce süren bu seanslarda, insanlar evlerinin tapularını bile vermeye razı oluyorlardı. İnanması güç ama gerçek!
Operasyonun Detayları
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri aylar süren teknik ve fiziki takibin ardından harekete geçti. 12 ilde eş zamanlı operasyon düzenlendi - İstanbul'dan İzmir'e, Ankara'dan Adana'ya kadar geniş bir coğrafyada.
Operasyonda ele geçirilenler ise kan dondurucuydu: Hipnoz için kullanılan çeşitli aletler, büyü malzemeleri, kurbanlardan alınan paralar ve değerli eşyalar... Adeta bir dolandırıcılık laboratuvarı gibiydi her şey.
Şüpheliler ifadelerinin ardından adliyeye sevk edildi. Nöbetçi mahkeme, 9 zanlıyı 'çağrıldığı halde gelmeme ihtimali bulunduğu' gerekçesiyle tutuklama kararı verdi. Yani, kaçma riski nedeniyle cezaevine gönderildiler.
Mağdurlar Ne Diyor?
Olayın belki de en acı tarafı, mağdurların yaşadıklarıydı. Bazıları tüm birikimlerini kaybetmiş, bazıları ise psikolojik tedavi görmek zorunda kalmıştı. 'O an ne olduğunu anlayamadım' diyenlerin sayısı hiç de az değildi.
Bir mağdur, "Elim ayağım titriyordu, sanki bir güç beni kontrol ediyordu" derken, başka biri "Tüm hayatım bir anda karardı, şimdi nasıl toparlanacağımı bilmiyorum" diye anlatıyordu yaşadıklarını.
Bu olay bize şunu gösterdi: Dolandırıcılar artık çok daha sofistike yöntemler kullanıyor. İnsanların en hassas noktalarından vuruyorlar. Peki, ne yapmalı? Her duyduğumuza inanmamalı, şüpheci olmalı ve resmi kurumlara başvurmalıyız. Çünkü gerçekten de, güvenlik güçlerimiz bu tür olaylara karşı her zaman tetikte.