İstanbul'da adeta bir gerilim filminden fırlamış gibi duran bir organize suç örgütü, nihayet hak ettiği yeri buldu. Öyle ki, bu çetenin işleyişi o kadar ustacaydı ki—neredeyse mükemmel denebilirdi, tabii yakalanmasalardı.
Nasıl mı işliyordu bu düzen? Şöyle anlatayım: Ölmüş insanların kimlik bilgilerini ele geçiriyorlar, sonra bu kimliklere tıpatıp benzeyen sahte kimlikler hazırlıyorlardı. Ardından, tapu müdürlüklerine gidip gayrimenkuller üzerinde işlem yapıyorlardı. Yani, ölüleri diriltip—kağıt üzerinde tabii—milyonluk tapu işlemlerine imza atıyorlardı.
Operasyonun Perde Arkası
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla harekete geçen ekipler, aylar süren teknik ve fiziki takibin ardından bu karanlık ağı deşifre etmeyi başardı. 11 şüphelinin gözaltına alındığı operasyonda, çetenin finansal akışları da titizlikle incelendi.
Düşünsenize—ölmüş bir insanın kimliğiyle, onun adına tapu işlemi yapıyorsunuz. Ne cesaret değil mi? Üstelik bunu o kadar inandırıcı yapıyorlardı ki, tapu görevlileri bile ilk bakışta fark edemiyordu.
100 Milyon Liralık Karanlık Oyun
Yapılan ilk incelemeler, çetenin 100 milyon liraya yakın bir vurgun yaptığını gösteriyor. Bu para—inanması güç ama—gerçekten astronomik bir miktar. Öyle iki-üç mülk değil, sistematik bir şekilde işlenmiş onlarca suçtan bahsediyoruz.
Peki nasıl yakalandılar? İşte burası ilginç: Teknik takip ve fiziki surveillance çalışmaları sonucunda. Yani, modern dedektiflik yöntemleri bu karanlık oyunu bozmayı başardı.
Şu an 11 şüpheli, adli makamlarca ifade vermeye devam ediyor. Savcılık soruşturması derinlemesine devam ederken, bu organize yapının daha da genişleyebileceği ihtimali üzerinde duruluyor.
Sonuç olarak—bu olay bize gösterdi ki, ne kadar "akıllı" olurlarsa olsunlar, suç örgütleri eninde sonunda adaletin pençesine düşüyor. İstanbul'da yaşanan bu büyük operasyon, emlak sektöründeki güvenlik önlemlerinin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.