Mahkeme Salonunda Gerilim Tavan Yaptı: 'Devlet Kumpas Kurmaz' Sözleri Gerginliği Tetikledi!
Mahkeme Salonunda Gerilim: Devlet Kumpas Kurmaz

Mahkeme salonundaki hava o kadar gergindi ki, nefes almak bile zorlaşmıştı adeta. İstanbul'da görülen Yenidoğan çetesi davasında beklenmedik bir anda patlak veren tartışma, herkesi şaşkına çevirdi.

O anları yaşayanlar için sıradan bir duruşma değildi bu. Sanki bir gerilim filmi sahnesi gibiydi - öyle ki, savcının ağzından dökülen "Devlet kumpas kurmaz" sözleri odadaki tüm oksijeni anında emiverdi.

Savcıdan Sert Çıkış: Haddinizi Bilin!

Ortalığı bir anda karıştıran olay, sanık avukatlarından birinin devletin kumpas kurduğu yönündeki iddiaları oldu. Savcı ise hiç bekletmedi cevabını. Ayağa fırlayarak, "Devlet kumpas kurmaz, haddinizi bilin!" diye gürledi adeta.

Bu çıkış, salonu ikiye böldü resmen. Bir yanda savcının keskin bakışları, diğer yanda sanıkların öfkeden kıpkırmızı kesilmiş yüzleri. İnsan gerilimin hangi tarafta daha yoğun olduğuna karar veremiyordu doğrusu.

Sanık Koridorda Bile Sakinleşemedi

Duruşma arasında koridora çıkan bir sanığın hâlâ titrediğini görenler oldu. "Bu kadar öfke neden?" diye soracak oldum kendi kendime, ama cevabı belliydi aslında. Yıllardır süren bir davanın getirdiği yük her yüzde okunuyordu çünkü.

Avukatların birbirleriyle atışmaları, hakimin sürekli "Sakin olun" uyarıları... Tüm bunlar, yargının sadece dosyalardan ibaret olmadığını hatırlattı bize. İnsani duyguların, öfkenin, gururun da bu sürecin bir parçası olduğunu gösterdi.

Mahkeme Heyeti Zor Anlar Yaşadı

Duruşmayı yöneten heyetin işi gerçekten zordu. Bir yandan usul kurallarını uygulamak, diğer yandan tansiyonu düşürmeye çalışmak... Neredeyse cambazlık yapıyorlardı.

  • Savcının çıkışı sonrası salonun bir an sessizliğe gömülmesi
  • Sanık avukatlarının protesto edercesi kâğıtlarını toplamaları
  • Hakimin "Bu bir hukuk salonu, meydan savaşı değil" uyarısı

Ve tüm bu olanlar, aslında Türkiye'deki yargı süreçlerinin ne kadar hassas dengeler üzerine kurulu olduğunu bir kez daha gösterdi bana. Davalar sadece kanun maddelerinden ibaret değil, insanların hayatlarıyla, onurlarıyla ilgili sonuçta.

Duruşma sona erdiğinde herkesin yüzündeki yorgunluk her şeyi anlatıyordu aslında. Savcılar, avukatlar, sanıklar... Hepsi aynı gemideydi belki de, ama farklı kürekler çekiyorlardı işte.