
Tam da dijital çağın getirdiği mahremiyet endişeleri zirve yapmışken, Meclis'ten kritik bir adım geldi. Adeta günlük hayatımızın bir parçası haline gelen kişisel veri paylaşımı konusunda yeni düzenlemeler kapıda. Kimileri için 'geç kalınmış' bir hamle olsa da, kanun koyucular nihayet harekete geçti.
TCK'nın 136. maddesinde yapılan değişiklik, adeta kişisel verilerimiz için bir kalkan oluşturuyor. Peki bu değişiklik ne getiriyor? Basitçe söylemek gerekirse: Artık bir kişinin verilerini onun rızası olmadan paylaşmak, suç kapsamına alınıyor. Üstelik cezası da hafif değil!
Ceza Artıyor: 1 Yıldan 3 Yıla Kadar Hapis
Eskiden bu tür ihlallere verilen cezalar nispeten daha hafifti. Ancak yeni düzenlemeyle birlikte işler ciddi şekilde değişiyor. Kişisel verileri hukuka aykırı şekilde ele geçiren veya paylaşanlar için ceza 1 yıldan 3 yıla kadar hapis olarak belirlenmiş durumda. Bu artış, konunun ne kadar önemsendiğini gösteriyor aslında.
Tabii işin bir de 'nitelikli haller' kısmı var ki, orası daha da ilginç. Eğer suç;
- Belirli bir meslek veya sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenirse
- Kamu görevlisi tarafından ve görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılarak işlenirse
- Verileri otomatik işleme tabi tutma olanağı sağlayan bir sistemi içeren örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenirse
...ceza yarı oranında artırılıyor. Yani 3 yıl olan ceza, 4.5 yıla kadar çıkabiliyor!
Özel Hayatın İhlali Boyutu
Aslında bu düzenlemenin altında yatan asıl mesele, özel hayatın gizliliği. Zira kişisel verilerimiz, modern dünyada mahremiyetimizin en değerli parçalarından biri haline geldi. Kimlik numarası, adres, telefon gibi bilgiler... Hepsi birer özel hayat parçası aslında.
Değişiklik metninde özellikle vurgulanan bir nokta da şu: Kişisel verileri rıza olmadan ele geçiren veya paylaşan kişinin, bu fiili özel hayatın gizliliğini ihlal edecek şekilde işlemesi durumunda, ayrıca özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan da sorumlu tutulacak olması. Yani çifte yaptırım söz konusu!
Bu durumda sanığa hem kişisel verileri hukuka aykırı şekilde ele geçirme veya paylaşma suçundan, hem de özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan ceza verilebilecek. Adeta 'iki kere ceza' gibi düşünülebilir.
Kolluk Kuvvetlerine İstisna
Tabii her kuralın istisnaları var. Kanun koyucu, kolluk kuvvetlerinin operasyonel ihtiyaçlarını da düşünmüş. Özellikle terörle mücadele, organize suçlarla mücadele gibi alanlarda kolluk kuvvetlerinin kişisel verilere erişim ihtiyacı istisna kapsamına alınmış.
Ancak bu istisnanın da sınırları belli: Sadece 'kolluk kuvvetlerince, görevlerinin gereği olarak' yapılan işlemler istisna kapsamında. Yani keyfi bir veri erişimine izin verilmiyor.
Değişiklik teklifinin gerekçesinde, "kişisel verilerin korunması hakkının anayasal bir hak olduğu" vurgulanıyor. Aslında bu, Türkiye'nin dijital haklar konusunda attığı önemli bir adım olarak görülebilir. Belki biraz geç kalınmış olsa da, sonuçta doğru yönde bir hareket.
Peki bu yasa değişikliği pratikte ne anlama gelecek? Özellikle sosyal medya kullanıcıları, iş yerleri, hatta arkadaş çevreleri arasında bile kişisel veri paylaşımı konusunda daha dikkatli olunması gerekecek. Kimse 'aman canım, bir telefon numarası paylaştım sadece' demesin - artık bunun cezası hapis olabilir!
Sonuç olarak, bu değişiklik kişisel haklarımızın korunması açısından oldukça önemli. Tabii uygulamanın nasıl olacağını zaman gösterecek. Ama şu kesin: Artık kişisel verilerimiz çok daha güvende olacak. En azından kanunen öyle...