İstanbul siyasetinde adeta bomba etkisi yaratan bir gelişme yaşandı. Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında devam eden casusluk soruşturması, beklenmedik bir boyuta taşındı. Öyle ki, başkanın kişisel verilerinin karanlık internetin derinliklerinde alınıp satıldığı ortaya çıktı.
Olayın detayları ise gerçekten ürpertici. Savcılık dosyalarına göre, İmamoğlu'na ait hassas bilgiler dark web platformlarında açık artırmaya çıkarılmış. Bu bilgiler arasında iletişim kayıtları, özel görüşmeler ve diğer kişisel verilerin yer aldığı iddia ediliyor.
Soruşturmanın Seyri Değişti
Aslında her şey, İmamoğlu hakkında başlatılan "devlet sırlarını siyasi amaçlarla kullanmak" iddiasıyla açılan soruşturmayla başlamıştı. Fakat işin rengi, dijital dünyanın karanlık sularına doğru değişiverdi. Savcıların elindeki deliller, dosyayı çok daha karmaşık bir hale getirdi.
Kim, neden yapmış olabilir bunu? İşte bütün mesele bu. Yetkililer, veri sızıntısının kaynağını tespit etmek için adeta seferber oldu. Siber suçlarla mücadele ekipleri, dark web'in labirentlerinde iz sürüyor.
Dark Web'in Tehlikeli Suları
Normal kullanıcıların erişemediği bu gizli internet katmanında neler olup bitiyor, tahmin bile edemezsiniz. Uzmanlara göre dark web, siber suçluların cirit attığı, her türlü yasa dışı işin döndüğü devasa bir pazar yeri. Ve görünen o ki, artık Türk siyasetçiler de bu pazarın "müşterileri" arasında.
İmamoğlu'nun avukatları konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmaktan kaçınsa da, çevrelerinden sızan bilgilere göre durumdan oldukça rahatsız oldukları anlaşılıyor. "Bu, sadece kişisel bir ihlal değil, demokrasimize yönelik bir tehdittir" diyor bir yakınları.
Peki Ya Güvenlik?
Akıllara takılan en önemli soru şu: Devletin üst düzey bir yöneticisinin verileri nasıl oldu da bu kadar kolay sızdırılabildi? Güvenlik protokolleri yeterli miydi, yoksa içeriden bir sızıntı mı var? Bunlar, cevap bekleyen onlarca sorudan sadece birkaçı.
Olayın siyasi yansımaları ise en az teknik boyutu kadar tartışmalı. Muhalefet cephesinden sert tepkiler yükselirken, iktidar kanadı ise ihtiyatlı bir dil kullanmayı tercih ediyor. Her iki taraf da "ülke güvenliği" vurgusu yapıyor ama farklı pencerelerden bakıyorlar meseleye.
Şu kesin ki, bu skandal sadece İmamoğlu'nu değil, Türkiye'nin tüm siyasi aktörlerini yakından ilgilendiriyor. Eğer bir büyükşehir belediye başkanının verileri bu kadar kolay ele geçirilebiliyorsa, diğerleri ne kadar güvende?
Karanlık ağların gölgesi, siyasetin üzerine düşmüş durumda. Gerçekler ortaya çıkana kadar da hepimizin gözü, savcılık dosyalarında olacak gibi görünüyor.