
Dünya yine kan ağlıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin gözde eyaletlerinden Kaliforniya'da, insanlık dışı bir saldırı yaşandı. Öyle ki, insanın inanası gelmiyor - bir ibadethanede, insanlar en masum hallerindeyken vahşete tanık oldular.
Olay, yerel saatle öğleden sonra, tam da cemaatin toplandığı sırada patlak verdi. Kilisenin o huzur dolu atmosferi, bir anda yerini korkunç bir kaosa bıraktı. Silah sesleriyle yankılanan duvarlar, bir zamanlar duaların yükseldiği o kutsal mekânda...
Korkunç Dakikalar
Gözlerini kırpmadan ateş eden saldırgan, adeta bir ölüm makinesi gibiydi. İnsanlar ne olduğunu anlamaya çalışırken, etrafta koşuşturan, bağıran, ağlayan yüzlerce insan. Kaosun tam ortasında kalan masum insanlar.
Polis, olay yerine inanılmaz hızlı ulaştı aslında. Ama o birkaç dakika, bazıları için sonsuzluk kadar uzun sürmüştü. İşte o korkunç dakikalarda:
- 2 masum insan hayatını kaybetti
- 8 kişi çeşitli yerlerinden yaralandı
- Yaralılar arasında durumu ağır olanlar var
- Saldırgan polisle girdiği çatışmada etkisiz hale getirildi
Ambulansların sirenleri, bir zamanlar ilahilerin yankılandığı o sokaklarda çınlıyordu. İnsanların yüzlerindeki şok ifadesi, olan biteni anlatmaya yetiyordu aslında.
Sonrası...
Olay yerine gelen FBI ekipleri, soruşturmayı derinlemesine yürütüyor. Saldırganın kimliği ve motivasyonu henüz netlik kazanmış değil. Ama şu kesin ki, bu olay sadece bir kilise saldırısı değil - insanlığa yapılmış bir saldırı.
Kaliforniya Valisi, yaptığı açıklamada "Bu korkunç olay karşısında derin üzüntü içindeyiz" ifadelerini kullandı. Beyaz Saray'dan gelen mesajlarsa, maalesef artık alıştığımız türden - "şok ve üzüntü" ifadeleriyle dolu.
Peki ya biz? Bu haberi okuyan siz ve ben? Belki de her seferinde "aman canım, yine mi?" deyip geçiyoruz. Ama unutmayalım ki, her bir istatistik aslında bir insan, bir aile, yok olmuş hayaller demek.
Bu tür olaylar, sadece Amerika'nın değil, tüm dünyanın kanayan yarası haline geldi. İbadethaneler, okullar, alışveriş merkezleri... Güvende hissettiğimiz her yer, bir anda kabusa dönüşebiliyor. Ne kadar üzücü değil mi?