Adana'da dün akşam saatlerinde yaşanan olaylar, insanın kanını donduran türden. Öyle ki, normalde 'aile' denince akla gelen sevgi ve saygı kavramlarının tamamen tersine döndüğü bir tabloyla karşı karşıyayız.
Seyhan ilçesine bağlı Gülbahçesi Mahallesi'nde meydana gelen bu korkunç olay, aslında saatler öncesinden sinyal vermiş. Komşuların ifadelerine göre, evden yükselen tartışma sesleri duyulmuş ama kimse böylesine kanlı bir final beklememiş.
Anneye Karşı Silahlı Saldırı
Olayın merkezinde yer alan M.A. isimli şahıs -ki kendisi henüz 27 yaşında- önce kendi annesi G.A.'ya (55) saldırmış. Bıçakla gerçekleştirdiği bu saldırıda annesini ağır şekilde yaralamış. İnanması güç ama gerçek: bir oğul, kendi annesine kaldırdığı bıçakla...
O sırada evde bulunan diğer aile üyeleri, olay yerinden kaçarak kendilerini kurtarmayı başarmışlar. Fakat işin asıl trajik kısmı bundan sonra başlıyor.
İkinci Kurban: İş Arkadaşı
M.A., annesini yaraladıktan sonra evden ayrılıyor ve doğruca iş yerine gidiyor. Burada M.Y. isimli iş arkadaşıyla yüzleşiyor. Daha önceden var olan bir anlaşmazlık mı vardı, yoksa olaylar tamamen anlık mı gelişti? Bunu henüz tam olarak bilmiyoruz.
Ancak bildiğimiz şu ki, M.A. iş arkadaşı M.Y.'yi bıçaklayarak öldürüyor. Yani bir insan, annesini yaraladıktan sonra -hiç zaman kaybetmeden- ikinci bir cinayet işliyor. Bu nasıl bir ruh hali, nasıl bir öfke kontrolsüzlüğü?
Olay yerine gelen sağlık ekipleri, M.Y. için yapabilecekleri bir şey olmadığını belirtirken, ağır yaralı annenin hastaneye kaldırıldığını aktardılar.
Olay Yerinde Yakalandı
Polis ekipleri olay yerine hızlı bir şekilde ulaşmış. M.A. kaçmaya fırsat bulamadan yakalanmış. Şu anda gözaltında tutuluyor ve ifadesi alınıyor. Savcılık soruşturması devam ederken, zanlının psikolojik durumunun da inceleneceği tahmin ediliyor.
Mahalle sakinleri ise hala şoktalar. "Dün akşam evlerinden sesler geliyordu ama bu kadarını tahmin edemezdik" diyen bir komşu, olayın ne kadar sarsıcı olduğunu gözlerindeki korkuyla anlatıyor.
Bu tür olaylar, toplum olarak içimizi acıtıyor. Aile içi şiddetin bu boyutlara ulaşması, önleyici mekanizmaların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Umarız adalet tecelli eder ve bir daha böyle acılar yaşanmaz.
