Adıyaman'da dün akşam saatlerinde yaşanan olay, şehrin sessizliğini acı bir çığlıkla böldü. Henüz 17 baharını süren bir genç kız, hayatının baharında bilinmez bir karanlığa gömüldü. Evinin dört duvarı arasında yaşadığı o an, belki de hiç tahmin edemeyeceğimiz derin bir ıstırabın dışa vurumu oldu.
Olay, merkeze bağlı bir mahallede, sıradan bir akşamüstünde patlak verdi. Komşuların "Bir şeyler oluyor!" dediği o anlarda, genç kızın yaşam mücadelesi başlıyordu. İşte o anda, elindeki bıçakla kendine korkunç bir zarar verdi.
Zamanla Yarışan Müdahale
112 Acil Çağrı Merkezi'ne düşen o telefon, belki de bir hayatı kurtaracak zincirin ilk halkası oldu. Sağlık ekipleri olay yerine adeta rüzgar gibi ulaştı - her saniyenin altın değerinde olduğu o kritik anda.
Ambulans ekibinin yüzlerindeki telaş ve profesyonellik karışımı ifade, durumun ciddiyetini anlatmaya yetiyordu. Genç kızı Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne yetiştirdiler, ama ah, ne yazık ki durumu "ağır" olarak tanımlandı.
Ardında Kalan Soru İşaretleri
Şimdi herkesin aklında aynı soru: Neden? On yedi yaşında bir genç, hayatın tüm güzelliklerini yaşaması gerekirken, neden böyle bir karar verir? Ailesi, arkadaşları, komşuları... Hepsi şok içinde. Kimse inanamıyor bu acı olaya.
O mahallede şimdi bir sessizlik hakim. Normalde çocuk sesleriyle yankılanan sokaklar, bugün garip bir hüzünle dolmuş durumda. İnsanlar birbirine bakıp iç geçiriyor - "Nerede yanlış yaptık?" sorusu, dudaklarda dolaşıp duruyor.
Hastane koridorlarındaki endişeli bekleyiş sürüyor. Doktorların yüz ifadeleri pek iç açıcı değil maalesef. Genç kızın hayata tutunma mücadelesi, hepimizin yüreğini burkuyor. Umarım, bu acı olay toplum olarak gençlerimizin ruh sağlığına daha fazla önem vermemiz gerektiğini hatırlatır bize.
