Düşünün bir kere: Evinizin içinde, güvende olmanız gereken yerde, size en yakın olduğunu sandığınız insanın elinden şiddet görüyorsunuz. Üstelik bunu yapan kişi, yaşadığınız o travmatik anları -hiç mi hiç utanmadan- sosyal medyada paylaşıyor. İşte Samsun'da yaşanan ve insanın kanını donduran olay tam da buydu.
Olay, geçtiğimiz günlerde sosyal medyada dolaşan bir videoyla ortaya çıktı. Görüntülerde bir erkek, eşine defalarca ve acımasızca vuruyordu. Paylaşımı yapan kişinin bizzat şiddet uygulayan şahıs olması, olayın vahametini katbekat artırdı. İnsan 'Nereye kadar gidecek bu cüret?' diye sormadan edemiyor.
Hızla Harekete Geçildi: Adalet Yerini Buldu
Paylaşım kısa sürede yayıldı ve yetkililerin radarına girdi. Samsun Emniyet Müdürlüğü ekipleri, neredeyse hiç vakit kaybetmeden bir çalışma başlattı. Şüphelinin kimliği hızla tespit edildi. Ve beklenen oldu: Eşine şiddet uyguladığı iddia edilen şahıs, olay yerinde yakalandı.
Yakalanmasının ardından işlemler hızla tamamlandı. Savcılık ifadesinin hemen peşinden, 'aile içi şiddet' suçlamasıyla mahkemeye sevk edildi. Mahkeme, önüne gelen delilleri -o utanç verici videoları- değerlendirdikten sonra hiç tereddüt etmedi. Şüpheli, 'tutuklama' kararıyla cezaevine gönderildi. Adalet, bu sefer hızlı ve net bir şekilde tecelli etmiş oldu.
Bu Olay Bize Ne Söylüyor?
Aslında bu vakayı sıradan bir şiddet haberi olarak görmemek lazım. İki çarpıcı yönü var. Birincisi, şiddetin sıradanlaşması ve normalleşmesi tehlikesi. İkincisi ve belki de daha vahimi, işlenen suçun bir övünç kaynağıymış gibi sosyal medyada sergilenmesi. Bu, toplumsal bir kangren halini almaya başladı neredeyse.
Peki ya sonuç? Kanun, bu tür davranışların yanına kar kalmayacağını bir kez daha gösterdi. Şiddet, asla bir çözüm değildir; hele ki bunu paylaşmak, affedilir bir yanı olmayan bir kabalıktır. Umarım bu tutuklama, benzeri davranışlarda bulunmayı düşünenler için caydırıcı bir etki yaratır. Toplum olarak buna ihtiyacımız var çünkü.
