
Bazen bir anlık refleks, bir ömre bedel olabiliyor. Gazze'nin tozlu sokaklarında objektifini hayatın en acımasız gerçeklerine çeviren bir foto muhabiri, tam da böyle bir anda kendi hayatıyla ilgili bir kare yakaladı adeta.
Her şey saniyeler içinde oldu. Bir İsrail saldırısının hedefindeki bölgeye ulaştığında, aslında sadece görevini yapıyordu. Kamerasını çalıştırdı, odaklandı. O esnada, belki de içgüdüleriyle, belki de tamamen bir tesadüf sonucu, birkaç adım geri attı. İşte o birkaç adım, onun için hayatla ölüm arasındaki o ince çizgi oldu.
Patlama Anı ve Sonrası
Aniden gelen patlama sesi ve ardından yaşanan kaos... Kamera sallanıyor, toz bulutu her yeri kaplıyor. Görüntülerdeki şiddetli sarsıntı, olayın ne denli yakınında olduğunu açıkça gösteriyor. Bir anlık gecikme, bir saniyelik tereddüt... Her şeyi değiştirebilirdi.
Toz bulutunun arasından sıyrılıp kendine geldiğinde, etrafın enkaz yığınına döndüğünü gördü. Az önce üzerinde durduğu nokta... Artık orada değildi. Yerinde derin bir krater vardı sadece. O birkaç adım, onu ölümün soğuk nefesinden uzaklaştırmıştı. Şans mıydı? İçgüdü mü? Yoksa kaderin bir oyunu mu? Kim bilebilir...
"Kamera Benim Tanığım Oldu"
Olay sonrası konuşan foto muhabiri, yaşadığı şoku atlatmaya çalışırken, "O an hissettiklerimi kelimelere dökmem imkansız" diyor ve ekliyor: "Sadece nefes aldığımı ve kameranın hala çalıştığını fark ettim. Kayıt devam ediyordu. Bu görüntüler, yaşananların sessiz tanığı oldu."
Gazze'deki gazeteciler için her anın ne denli riskli olduğunu bir kez daha hatırlatan bu olay, savaş muhabirlerinin aslında ne tür tehlikelerle burun buruna çalıştığını da gözler önüne serdi. Onlar, dünyaya gerçekleri ulaştırmak için kendi hayatlarını riske atıyorlar. Bu görüntüler de bunun en acı ve en çarpıcı kanıtı.
Peki ya sonra? Hayat devam ediyor. Foto muhabiri, tozu toprağı üzerinden silkeleyip bir sonraki görevine doğru yürüdü. Çünkü orada, gerçekleri anlatmaya çalışanlar için mola vermek lüks değil. Gazze'de her saniye, bir sonraki kareyi çekmek için yarışla geçiyor çünkü.