
Gaziantep'in hareketli caddelerinden birinde, sıradan bir pazartesi aniden kabusa dönüştü. İki taksi şoförü - isimleri resmi kayıtlara henüz geçmedi - arasında, basit bir müşteri anlaşmazlığı yüzünden kıvılcım çaktı. Ve birden, her şey kontrolden çıktı.
Olay, şehrin merkezinde, kalabalığın gözü önünde patlak verdi. Bir müşteriyi almak için yarışan iki şoför, önce sert sözlerle atıştı. Ama kelimeler yeterli gelmedi. Öfke, yumruklara dönüştü. Bir anda, trafiğin ortasında, tam bir keşmekeş başladı.
İşte tam o sırada, beklenmedik bir şey oldu: Diğer taksiciler olaya müdahale etmek için toplandı. Ama ne yazık ki bu, yangına körükle gitmekten farksızdı. Taraflardan biri, meslektaşlarının da desteğini alarak, diğerine acımasızca saldırdı. Yumruklar, tekmeler... İnsanlık onuru, o an için unutulmuştu.
Polis, olay yerine hızla intikal etti. Ekipler, kavgayı ayırmak için oldukça zorlandı. Görgük tanıkları ifade verirken, olayın detayları yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başladı. Müşteriyi kapma hırsı, meslektaşlık bağlarını unutturmuştu. Ne acı!
Şu an için, taraflar hakkında yasal işlem başlatıldığı söyleniyor. Ancak asıl soru şu: Bu tür olaylar, toplumdaki öfkenin bir yansıması mı? Yoksa sadece münferit bir vaka mı? Gaziantep sokakları, bugün bu soruyu düşünüyor.
Sonuç olarak, bu olay hepimize bir kez daha hatırlattı: Trafikte, iş hayatında, her yerde... Soğukkanlılık en büyük erdemdir. Öfke, sadece pişmanlık getirir.