Kaynar Kahveyle Yakan Kişiye Şok İtiraf: 'Beni Kıskanmış Olmalı'
Kaynar Kahveyle Yakan Kişiye: Beni Kıskanmış Olmalı

O günü hatırladıkça içimi bir ürperti kaplıyor. Sıradan bir gün gibi başlamıştı her şey - kim bilebilirdi bir fincan kahvenin hayatımı altüst edeceğini?

Salondaki sessizliği bozan tek şey kahve makinesinin cızırtısıydı. Masanın üzerinde duran o beyaz fincan, masum görünüyordu ama içindeki sıvı ateş benim için işkence aletine dönüşmek üzereydi.

Ani Bir Hareket ve Ardından Gelen Acı

"Islak bir bez gibi yapıştı tenime" diye anlatıyor gözleri dolarak. "Önce şok, sonra dayanılmaz bir acı. Sanki derim eriyordu."

O anı tarif etmek kelimelerle mümkün değil aslında. Bir saniye içinde hayatınızın değişebileceğine inanmak zor. Bir bardak kahve, sadece bir bardak kahve - ama kaynar!

Hastane Günleri ve Zorlu Tedavi Süreci

Üçüncü derece yanıklar. Doktorların yüz ifadelerini hiç unutamıyorum. Her pansuman değişimi yeni bir işkenceydi adeta. Derim adeta alev almıştı ve bu yangını söndürmek haftalar aldı.

  • Günlerce hastanede kaldım
  • Sayısız pansuman ve ilaç
  • Uyuyamadığım geceler
  • Aynaya baktığımda tanıyamadığım bir yüz

Ve o izler - fiziksel olanlar zamanla geçebilir belki ama ruhumdakiler? Sanmıyorum.

Kıskançlık mı Sebep Oldu?

Bu korkunç olayın nedenini düşündükçe insanın aklı duruyor. "Beni kıskanmış olmalı" diye fısıldıyor adeta. Belki de basit bir tartışma değildi olan. Belki içinde biriken öfkeydi patlayan.

Kıskançlık denen o yeşil canavar - ne acılar doğuruyor insan hayatında. Ama bu kadarını hak eden kim var ki?

Adalet Arayışı ve Yargı Süreci

Mahkeme salonları soğuk yerlerdir. Duvarların bile size yabancı hissettirdiği. Davacı olmak... Kelimelerle anlatması zor bir duygu. Bir yanda fiziksel acı, diğer yanda ruhunuzdaki yaralar.

Savcı 10 yıla kadar hapis istemiş. Rakamlar soğuk geliyor kulağa. Zamanın ölçüsü mü acının? Sanmıyorum.

  1. Olayın gerçekleştiği an
  2. Hastane süreci ve tedavi
  3. Adli tıp raporları
  4. Tanık ifadeleri
  5. Savunma ve iddianame

Her aşama ayrı bir sınav. İnsanın metanetini zorluyor.

Hayat Artık Eskisi Gibi Değil

Uyku düzeni mi? Diye soruyorlar. Uyku diye bir şey kaldı mı ki? Geceleri o anı tekrar yaşıyorum. O sıcaklık hissi, o acı, o çığlık - hepsi bir kabus gibi peşimi bırakmıyor.

Psikolojik destek alıyorum elbette. Ama bazı yaraların merhemi yok. Zamanın bile iyileştiremeyeceği...

İnsan düşünmeden edemiyor - bir anlık öfke nasıl bu kadar yıkıcı olabiliyor? Bir fincan kahve nasıl bir silaha dönüşebiliyor? Cevabını bilen varsa söylesin, ben hala anlamaya çalışıyorum.

Ve uyarım olsun herkese: Öfke geçici, izler kalıcı olabiliyor maalesef.