
Son dönemde adeta bir kabusa dönüşen motosiklet terörü, özellikle büyük şehirlerde yaşayanların kanını donduruyor. Kırmızı ışıkta bekleyen araçlardan çantasını kapıp kaçanlar, yayalara çarpıp savuşanlar... Sanki her köşe başında yeni bir hikâye patlak veriyor.
Polis kaynaklarına göre, son bir yılda motosikletli suçlarda %40’a varan bir artış yaşandı. Üstelik bu sadece İstanbul’la da sınırlı değil – Ankara’dan İzmir’e, Bursa’dan Adana’ya kadar yayılan bir virüs gibi.
Korku Sokaklarda Kol Geziyor
"Dün akşam Bakırköy’de bir kadının çantasını aldılar," diye anlatıyor bir esnaf. "Motosikletin plakasını bile göremedik, bir anda yok oldular." İşte tam da bu noktada asıl sorun ortaya çıkıyor: Kayıt dışı motosikletler ve plaka tespitinin zorluğu.
Uzmanlara göre çözüm için:
- Plaka tanıma sistemlerinin yaygınlaştırılması
- Motosiklet satışlarında daha sıkı denetim
- Kayıt dışı araçlara ağır cezalar
Ancak işin bir de şu can alıcı yönü var: Bu suçları işleyenlerin çoğu, motosikleti sadece "kaçış aracı" olarak görüyor. Yani asıl mesele, organize suç örgütlerinin bu yöntemi keşfetmiş olması.
Vatandaş Ne Yapmalı?
Güvenlik kameralarının olmadığı sokaklarda yürürken telefonla fazla meşgul olmamak, çantayı trafik akışının ters yönünde taşımak gibi küçük önlemler hayat kurtarabilir. Ama asıl sorumluluk yetkililerde – çünkü bu, artık sıradan bir asayiş meselesi olmaktan çıktı.
Bir polis memurunun dediği gibi: "Bunlar kurşun yağdırmıyor belki ama toplumun huzurunu bozmada en az silahlı saldırılar kadar etkililer." Haklı mı? Kesinlikle.