
İzmir'de adaletin terazisi ağır bir suç için yeniden dengelendi. Görev başındaki bir polis memuruna cinsel saldırıda bulunduğu gerekçesiyle yargılanan sanık hakkındaki hüküm, artık kesinleşti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin verdiği 10 yıl 6 aylık hapis cezasını oy birliğiyle onadı.
Olay, geçtiğimiz yılın sonbaharında, İzmir'in göbeğinde yaşanmıştı. Sanık M.A., bir alışveriş merkezi önünde görev yapan polis memuru M.Ö.'ye cinsel amaçlı tacizde bulunmuş, ardından da fiziksel saldırıya geçmişti. O anları yaşayan tanıkların ifadeleri ve güvenlik kamerası kayıtları, davayı sağlam deliller üzerine inşa etti.
İlk duruşmadan itibaren sanık, suçlamaları reddetmişti. 'Yanlış anlaşılma' dedi, 'tesadüf' dedi. Ama deliller ağır, tanıklar nettı. Mahkeme heyeti, M.Ö.'nün beyanını ve olay yerindeki dijital izleri esas aldı. Ve sonuç? 10 yıl 6 ay... Katıksız, indirimsiz bir hapis cezası.
Yargıtay'dan Onama: Adalet Yerini Buldu
Sanık temyize gitti elbette. Avukatları, cezanın ağır olduğunu iddia etti. Fakat Yargıtay üyeleri, dosyayı incelerken olayın kamu görevlisine karşı işlenmiş olmasının caydırıcılığını vurguladı. Cinsel dokunulmazlığa yönelik bu saldırı, aynı zamanda devlet otoritesine de bir meydan okumaydı. Ve böyle suçlar, affedilemezdi.
Karar açıklandığında, emniyet teşkilatında da bir rahatlama hissedildi. Çünkü bu, sadece bir ceza değil, aynı zamanda bir mesajdı: Görevini yapan kamu personeline yönelik saldırılar, en ağır şekilde cezalandırılacak.
Peki, ne olacak şimdi? M.A., cezasını çekmek üzere cezaevine girecek. Polis memuru M.Ö. ise yaşadığı travmayı arkada bırakmaya çalışacak. Ama unutulmamalı: Adalet, bazen yavaş işler, ama en sonunda mutlaka tecelli eder. İzmir'deki bu karar, bunun en somut örneği oldu.