İstanbul'da bulunan bir vakıf üniversitesinde yaşanan olay akademik camiada şok etkisi yarattı. Bir öğretim görevlisinin, kendisinden ders alan öğrenciye yönelik tacizde bulunduğu iddiaları üniversite yönetimini harekete geçirdi.
Olay, geçtiğimiz hafta içerisinde kampüste dolaşan söylentilerle başladı aslında. Öğrenciler arasında fısıltı gazetesine düşen iddialar, bir süre sonra resmi bir şikayete dönüştü. Ve işte o zaman üniversite yönetimi müdahale etmek zorunda kaldı.
İddialar Doğru Çıkarsa
Üniversitenin insan kaynakları birimi ve disiplin kurulunun ortaklaşa yürüttüğü soruşturma süreci oldukça hızlı işledi. İddiaların ciddiyeti karşısında -ki doğru çıkması durumunda vahim sonuçlar doğurabilecek nitelikte- üniversite yönetimi bekleme gereği duymadan önlem aldı.
Soruşturma devam ederken söz konusu akademisyen idari izne çıkarıldı. Bu süreçte kampüse girişi de yasaklandı. Öğrencilerle iletişim kurması engellendi. Aslında standart bir prosedür gibi görünse de, bu tür durumlarda alınması gereken en doğru önlemdi.
Karar Belli Oldu
Yapılan soruşturmanın ardından gelen karar ise net oldu: Öğretim görevlisine uzaklaştırma cezası verildi. Üniversite yetkilileri, "Etik dışı davranışların asla tolere edilmeyeceğini" vurguladılar. Hakikaten de öyle olmalı zaten.
Peki bu uzaklaştırma ne anlama geliyor? Akademisyen artık üniversitede ders veremeyecek, öğrencilerle doğrudan temas kuramayacak. İdari görevleri de askıya alındı. Kısacası üniversiteyle olan tüm bağları koparıldı diyebiliriz.
Öğrenci tarafı ise psikolojik destek alıyor. Üniversitenin rehberlik ve psikolojik danışmanlık birimi, mağdur öğrenciye gerekli desteği sağlıyor. En azından bu konuda hızlı davrandıklarını söyleyebiliriz.
Akademik Camianın Tepkisi
Olay, akademik çevrelerde de geniş yankı buldu. Bazı akademisyenler, "Bu tür davranışların üniversitelerin saygınlığını zedelediğini" ifade ederken, diğerleri "Disiplin mekanizmalarının işlemesinin sevindirici olduğunu" belirttiler.
Aslında düşününce... Üniversiteler sadece eğitim-öğretim verilen kurumlar değil, aynı zamanda ahlaki değerlerin de öğretildiği yerler. Öğretim elemanlarının bu konuda daha duyarlı olması gerekiyor. Ne de olsa onlar sadece bilgi aktarmıyor, rol model de oluyorlar.
Üniversite yönetiminin yaptığı açıklamada, "Öğrencilerimizin güvenliği ve refahı her zaman önceliğimizdir. Bu tür iddiaları ciddiyetle ele alıyor ve gereken tüm önlemleri alıyoruz" denildi.
Olayla ilgili hukuki sürecin de devam ettiği öğrenildi. Savcılık konuyla ilgili soruşturma başlattı. Yargı sürecinin sonucuna göre, üniversitenin nihai kararını vereceği belirtiliyor.
Bu arada, sosyal medyada da konuyla ilgili tartışmalar devam ediyor. Bazı kullanıcılar üniversitenin kararını desteklerken, diğerleri benzer olayların önlenmesi için daha köklü önlemler alınması gerektiğini savunuyor.
Velhasıl, akademik dünyada yaşanan bu talihsiz olay, aslında hepimizin üzerinde düşünmesi gereken önemli bir konuyu gündeme getirdi: Eğitim kurumlarında güven ve saygı ortamının korunması...