Ankara'nın göbeğinde, her şeyin bir anda nasıl değişebileceğini hatırlatan o korkunç yangının ardından... 26 katlı binada çıkan alevler, sadece betonları değil, yürekleri de yakmıştı adeta.
O gece, belki de sıradan bir akşam olacaktı. Ama öyle olmadı. Yangın alarmları çaldığında herkes bir panik içinde kaçışmaya başladı. Ne yazık ki herkes kurtulamadı.
Anne ve Çocuğun Son Yolculuğu
Hayatını kaybedenler arasında genç bir anne ve küçük çocuğu da vardı. Onlar için artık geri dönüş yoktu. Ailelerinin yürekleri paramparça olmuşken, bir de memleket hasreti eklenmişti bu acıya.
Cenazeler, doğup büyüdükleri topraklara -Kahramanmaraş'a- götürüldü. Orada, sevdiklerinin gözyaşları eşliğinde toprağa verildiler. Belki de son istekleri buydu, kim bilir?
Yangının Yarattığı Travma
Olay yerinde çalışan bir itfaiyeci, "Yıllardır bu meslekteyim, böylesini görmedim" diyordu sesi titreyerek. Gerçekten de, yangının çıkış sebebi ve bu kadar hızlı yayılması herkesi şaşkına çevirmişti.
Mahalle sakinleri ise hâlâ o korku dolu anları unutamıyor. "Bir daha asla aynı şeyleri yaşamak istemiyoruz" diyenlerin sayısı hiç de az değil.
Sorular Cevapları Bekliyor
Peki nasıl oldu da bu kadar büyük bir binada yangın güvenlik önlemleri yetersiz kaldı? Yetkililer soruşturmayı derinleştiriyor olsa da, kayıpların acısı bir türlü dinmiyor.
Bu arada, bina sakinleri için geçici barınma çözümleri aranıyor. Kimi akrabalarına sığınmış, kimi de belediyenin tahsis ettiği yerlerde kalıyor. Hayat devam ediyor belki, ama o yangının izleri çok daha uzun süre silinmeyecek gibi görünüyor.
