
Dumanın ciğerleri yaktığı o an... Her şeyi geride bırakıp sadece onların sesine koşmak. İşte annelik içgüdüsü denilen o tarifsiz şey tam da budur.
Konya'da sıradan bir gece vakti, birdenbire çığlıklar ve alevlerle bölündü. Semt sakinleri ne olduğunu anlamaya çalışırken, bir anne zaten harekete geçmişti bile. Evinin üst katı alevler içindeydi ve en değerli varlıkları –iki küçük çocuğu– içerideydi.
İçgüdüsel Hamle: Annelik Sevgisi
Düşünsenize; alevlerin şiddeti, dumanın yoğunluğu... Hiçbiri onu durduramadı. Kendini adeta ateşe atarak içeri dalışı saniyeler sürdü. Komşuların anlattığına göre, "Çocuklarım!" çığlığı tüm sokağı inletiyordu.
Ve sonra... O mucizevi an. İki küçük bedeni kollarına alıp dışarı çıkışı. Nefes nefese, gözleri yaş içinde ama içi huzurla. Evet, evi yanıp kül olabilirdi – ki oldu da – ama o, canından parçaları kurtarmanın verdiği tarifsiz rahatlamayı yaşıyordu.
Sonrası: Yardım Eli Uzandı
Olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangını kontrol altına alırken, anne ve çocuklarına ilk müdahale sağlık ekiplerince yapıldı. Hafif yanıklar ve duman zehirlenmesi belirtileri vardı – ama hayattaydılar işte, bu yeterdi.
Komşuların ifadeleri ise oldukça düşündürücü: "Bir an bile tereddüt etmedi. Hiçbir şey onu durduramazdı o an. Gerçek bir kahramanlık örneği sergiledi."
Yangın çıkış sebebi henüz tam olarak belirlenememiş olsa da, evin üst katındaki hasar oldukça ciddi. Mal kaybı var elbet – ama can kaybı yok. Ve bu, her şeye değer.
Bu tür durumlarda nasıl davranmamız gerektiği konusunda uzmanlar uyarıyor: Panik yapmadan, önceliği hayata vermek... Ama kimse o anneye panik yapmamayı öğretemezdi herhalde, değil mi?
Sonuç olarak; yangın felaketi bir kez daha aileleri vurdu ama anne sevgisi bir kez daha galip geldi. Konya'da yaşanan bu olay, asla unutulmayacak bir insanlık dersi olarak hafızalara kazındı.