
O telefon geldiğinde her şey altüst oldu. Ahmet Bey'in dünyası bir anda karardı adeta. Kızı Aysenu, insanlık için savaş verirken canından olmuştu. İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği o korkunç saldırı, bir babanın yüreğine ateş düşürdü.
Kimdi Aysenu? Sadece 28 yaşında bir genç kadın. Yüreği insan sevgisiyle dolu, mazlumun yanında olmayı kendine şiar edinmiş bir aktivist. Gazze'de insanlık dramına sessiz kalamamıştı. Oraya gittiğinde tek derdi vardı: Yardım elini uzatmak.
Bir Babanın Yürek Yanığı
Ahmet Bey anlatırken sesi titriyor. Gözlerindeki acıyı saklayamıyor. "Kızım dünyanın en cesur insanıydı" diyor. "O, zulme karşı dimdik durdu. Peki ya dünya liderleri? Onlar nerede?"
Aslında bu soru hepimizin malumu. Uluslararası toplumun ikiyüzlülüğü ortada. Güçlü devletlerin çıkarları, insan hayatından daha değerli maalesef.
Sessiz Kalanların Vicdan Muhasebesi
Ahmet Bey'in sözleri adeta bir tokat gibi çarpıyor yüzümüze: "Dünya kızım kadar cesur olamadı." Bu cümle aslında her şeyi özetliyor. Bizler oturduğumuz yerde ahkâm keserken, Aysenu gibi yiğit insanlar canlarını feda ediyor.
Gazze'de yaşananlar insanlık ayıbı. Dünya liderleri ise seyirci kalmakla yetiniyor. Sözde medeni ülkeler, insan hakları nutukları atıyor ama iş eyleme gelince ortada yoklar.
Aysenu'nun Mirası
Peki ya şimdi? Aysenu'nun ardından ne değişti? Aslında çok şey değişti. Onun mücadelesi birçok gence ilham oldu. Sosyal medyada binlerce kişi Aysenu'nun davasını sahiplendi.
Ahmet Bey son olarak şunları söylüyor: "Kızımın amacı insanlığa hizmetti. Onun izinden gideceğiz. Artık sessiz kalmak yok."
Belki de hepimizin Ahmet Bey'den öğreneceği çok şey var. Cesaret denen şey sadece fiziksel bir eylem değil. Bazen bir babanın acısını dile getirmesi de en büyük cesarettir.