Dumanlar henüz dağılmamışken, acılar taze... Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, adeta bir yangın sonrası koşturmacasının ortasında, yaralı vatandaşlara umut olmak için hastane koridorlarında göründü. Kimi yüzü bandajlı, kimi kolunda serum, hepsinin gözlerinde aynı soru: 'Şimdi ne olacak?'
Bakanın tokalaşmaları normal bir devlet görevlisininkinden farklıydı – avuç içlerinde sıcaklık, ses tonunda samimiyet vardı. 'Evleriniz, tarlalarınız... Hepsi yeniden ayağa kalkacak' derken, inandırıcılığı sözlerinden çok, terlemekten kuruyan gömleğinin kollarındaki kırışıklıklardan belli oluyordu.
Rakamlar Değil İnsanlar
Basın açıklamasında tipik bakan edasından eser yoktu. '15 hektar' yerine 'Ahmet amcanın 40 yıllık zeytin ağaçları' diyor, 'maddi kayıp' yerine 'Gül teyzenin fotoğraf albümleri'nden bahsediyordu. İşte bu detaylar, protokol dilinin ötesine geçtiğini gösteriyordu.
Ziyaret sırasında doktorlardan bilgi alırken, bir hemşirenin 'Bakanım, 3 numaralı odadaki hasta sizi soruyor' demesiyle tüm planlar değişti. Beklenmedik bir anda, yatağında oturan yaşlı bir kadının elini tutuverdi – tam o sırada flaşlar patladı, ama poz verdiği için değil, gerçek bir insani an yakaladığı için.
Yaralar Sarılıyor Mu?
Arka planda devam edenler:
- 23 ekip, hâlâ sıcak noktaları kontrol altında tutmaya çalışıyor
- İlk etapta 150 çadır, 500 gıda paketi dağıtıldı
- Psikologlar, travma yaşayan çocuklarla özel olarak ilgileniyor
Bakanın açıklamaları arasında en çarpıcı olanı: 'Bu sefer sadece devlet olarak değil, komşu olarak da yanınızdayız' sözleriydi. Siyasetin soğuk diline inat, samimi bir taahhüt gibiydi bu.
Taburcu olmak üzere olan genç bir çiftin 'Bakan bey, bizim köyde artık ağaç kalmadı' sitemine ise cevabı hazırdı: 'Fidanlarımız da hazır, toprağa düşen her küllerin altından yeni hayat bitecek.' Belki biraz şiirseldi ama, işte tam da böyle anlarda buna ihtiyaç vardı.
