Görmeye alışık olduğumuz manzaralardan değildi bu. Batman Çayı'nın dingin sularının altında, kim bilir ne zamandır orada duran, 250 metrelik devasa bir hayalet ağ... Öylece uzanmış, avlanmayı bekliyordu. Ama bu sefer av, balıklar değil, belki de tüm bir ekosistemdi.
Olay, balıkçıların dikkati sayesinde ortaya çıktı. Suyun üstünden bakınca pek bir şey gözükmüyordu aslında. Ama o ağ oradaydı işte, dipsiz bir tuzak gibi, usulca suyun akışına karşı koyarak. Tam 250 metre! İnsan düşünmeden edemiyor: Bu kadar devasa bir ağ nasıl olur da unutulur, nasıl bırakılır gider?
Peki Nedir Bu Hayalet Ağ Dedikleri?
Hayalet ağlar, kaybolan, terk edilen ya da bilinçli olarak atılan balık ağlarına verilen isim. Suda çözünmüyorlar, yok olmuyorlar. Aksine, onlarca yıl su altında kalabiliyor ve avlanmaya – maalesef – devam ediyorlar. Balıklar, kuşlar, kaplumbağalar... Kim tutulursa artık. Doğal seleksiyonun acımasız ama adil döngüsünün aksine, bu ağlar tam bir 'ölüm tuzağı'na dönüşüyor.
Batman Çayı'ndaki bu dev ağ da aynı kaderi paylaşıyor. Balıkçılar durumu fark eder etmez yetkililere bildirdi. Görgü tanıkları, ağın inanılmaz boyutlarda olduğunu ve ciddi bir ekolojik tehdit oluşturduğunu söylüyor. "Görseniz inanamazsınız" diye anlatıyorlardı. "Suyun içinde upuzun, korkunç bir hayalet gibi."
Tehlike Sadece Balıklarla Sınırlı Değil
Aslında mesele sadece balıkların ölmesi değil. Bu ağlar, zamanla parçalanarak mikroplastiklere dönüşüyor ve suyu kirletiyor. Besin zincirine karışıyor. Yani, o balıkları yiyen kuşlara, hatta belki de soframıza kadar ulaşan bir kirlilik yaratıyor. Korkutucu, değil mi?
Batman Çayı'ndaki bu durum, aslında tüm Türkiye'deki su kaynaklarımız için bir alarm zili aslında. Benzer olaylar başka yerlerde de yaşanıyor mu? Kim bilir... Belki de birçok suyumuzun altında, keşfedilmeyi bekleyen daha nice 'hayalet ağ' vardır.
Yetkililer konuyla ilgili açıklama yapmadan önce, bölge sakinleri ve çevre gönüllüleri endişeyle çözüm bekliyor. Umarım en kısa sürede o ağ oradan çıkarılır ve Batman Çayı yeniden eski güvenli haline döner. Doğa, bizim ihmallerimizin bedelini ödememeli sonuçta.
