Gece yarısını henüz geçmişti ki Beyoğlu'nun o meşhur caddelerinden birinde, adeta bir kabus başlıyordu. Tarihi dokusuyla bilinen bir binadan yükselen dumanlar, sokakları alarm verircesine doldurdu. Olay yerine ulaşan itfaiye ekipleri, yangının hızla yayıldığını görünce nefesleri kesildi desek yeridir.
Ve en kötüsü... İçeride mahsur kalan insanlar vardı. Tam dört kişi. Yangının çıktığı katın üstündeydiler ve alevler merdivenleri kullanılamaz hale getirmişti. O anları düşünsenize - dumanın, alevlerin ve çaresizliğin ortasında kalmak...
İtfaiyenin Zorlu Mücadelesi
İtfaiye ekipleri adeta bir operasyon timi gibi çalıştı. Merdivenler devreye sokuldu, yangın hortumları bir an önce suyun kaynağa ulaşması için hızla yerleştirildi. Yangının kontrol altına alınması gerekiyordu, evet, ama öncelik hayatlardı.
Şu anı vurgulamak lazım: İtfaiyeciler yangınla boğuşurken bir yandan da mahsur kalanların yerini tespit etmeye çalışıyorlardı. Zamanla yarışıyorlardı, çünkü her saniye çok değerliydi.
Kurtarma Operasyonu ve Sonuç
Nefesler tutulmuştu. İtfaiye merdiveni binaya yaklaştı, ekipler pencereden içeri girdi. Ve işte o müthiş an - mahsur kalan dört kişi teker teker güvenli bir şekilde dışarı çıkarıldı. Hepsinin sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi, ki bu en önemli haberdi.
Yangın tamamen söndürüldü, evet, ama geride soru işaretleri kaldı. Nasıl başlamıştı bu yangın? Tarihi binalarımız yangın güvenliği açısından yeterince denetleniyor mu? Bu sorular şu an cevap bekliyor doğrusu.
O gece Beyoğlu'nda yaşananlar, aslında hepimiz için bir uyarı niteliğinde. Yangın güvenliği konusunda daha dikkatli olmamız gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Neyse ki bu sefer sonuç iyi bitti - ama bir dahaki sefere aynı şansı bulabilecek miyiz, kim bilebilir?