Düzce'de bugün gerçekleşen tatbikat, adeta gerçeğin provası gibiydi. Senaryo basit ama bir o kadar da ürperticiydi: 6.3 büyüklüğünde deprem ve ardından başlayan yangın. İnsanın tüylerini ürperten bir senaryo doğrusu.
AFAD, itfaiye, UMKE ve diğer tüm ekipler sanki gerçek bir afet yaşanıyormuşçasına sahaya indi. Biliyorsunuz, Düzce deprem bölgesi - bu tür hazırlıklar hayat kurtarıcı olabiliyor.
Gerçeği Aratmayan Senaryo
Tatbikatın detayları şöyle işlendi: Depremin hemen ardından çok sayıda binada hasar oluştuğu ve yaralıların olduğu bildirildi. Yangın çıktı haberi gelince işler iyice ciddileşti. İtfaiye ekipleri yangına müdahale ederken, AFAD ekipleri de enkaz altında kalanları kurtarmak için var gücüyle çalıştı.
Öyle ki, tatbikat sırasında adeta gerçek bir afet ortamının stresi ve heyecanı yaşandı. Ekipler arasındaki koordinasyon, iletişim ve müdahale süreçleri tek tek test edildi. Sanırım bu tür tatbikatların en önemli yanı da bu - gerçek zamanlı stres altında nasıl performans gösterdiklerini görmek.
En Zorlu Anlar
- Enkaz altından yaralı çıkarma operasyonları
- Aynı anda yangınla mücadele
- Yaralıların tahliyesi ve ilk müdahale
- Farklı ekipler arası koordinasyon
Aslında düşününce, bu tatbikat sadece resmi ekipler için değil, vatandaşlar için de önemli bir uyarı niteliğinde. Deprem ülkesinde yaşadığımızı unutmamalıyız. Hazırlıklı olmak zorundayız - bu bir lüks değil, zorunluluk.
Tatbikat sonrası yetkililerin yaptığı değerlendirmeler oldukça olumluydu. Ekiplerin performansından memnun olduklarını belirttiler. Ancak şunu da eklediler: "Asla yeterince hazırlıklı olamayız, sürekli kendimizi geliştirmeliyiz." Haklılar da.
Düzce'de yaşayan biri olarak söyleyebilirim ki, bu tür tatbikatlar insana güven veriyor. Ekiplerin ne kadar profesyonel ve hazırlıklı olduğunu görmek, olası bir afette daha güvende hissetmemizi sağlıyor. Tabii ki hiçbir zaman böyle bir senaryoyu gerçekte yaşamak istemeyiz ama hazırlıklı olmak her şeyden önemli.