İstanbul'un Kartal ilçesinde, adeta bir gerilim filmi sahnesini andıran bir bekleyiş yaşanıyor. Geçtiğimiz günlerde yapısal riskler nedeniyle boşaltılan bir binanın önünde, ekiplerin nöbeti sürüyor. Her an her şey olabilirmişçesine tetikte bekleyen uzmanlar, binanın stabilitesi konusunda ciddi endişeler taşıdıklarını gizlemiyor.
Olay yerine gittiğimde gördüğüm manzara gerçekten iç karartıcıydı. Etrafı güvenlik şeridiyle çevrili bina, sanki nefesini tutmuş, ne olacağını bekliyor gibiydi. İnsan ister istemez düşünmeden edemiyor: Acaba bu yapıların içinde yaşarken ne kadar güvendeyiz?
Ekipler Gece Gündüz Demeden Çalışıyor
AFAD ve belediye ekipleri, neredeyse hiç ara vermeden çalışıyorlar. Kimi zaman ellerinde cihazlarla binanın etrafında dönüp duruyorlar, kimi zaman da kendi aralarında fısıldaşarak ciddi tartışmalar yapıyorlar. Yüzlerindeki ifadeden anlaşılıyor ki durum hiç de iç açıcı değil.
Bir ekip üyesi, "Bu işler şakaya gelmez" derken sesindeki titremeyi fark ettim. "En ufak bir ihmal, telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir. O yüzden her detayı defalarca kontrol ediyoruz."
Komşular Endişeli Ama Anlayışlı
Civardaki diğer binalarda oturanlar ise bir yandan endişeli, bir yandan da tedbirin gerekliliğine inanmış durumda. "Tabii ki korkuyoruz" diyor apartman sakinlerinden biri, "ama ekipler ne diyorsa doğrudur. Onlar bizim güvenliğimiz için çalışıyor."
Bir başka komşu ise daha felsefi yaklaşıyor: "İstanbul'da yaşamanın bedeli işte. Deprem korkusu, çürük binalar... Hepsi bu şehrin gerçeği."
Ekiplerin bekleyişi sürerken, yetkililerden resmi bir açıklama gelmesi bekleniyor. Binanın akıbeti, yapılacak detaylı incelemelerin sonucuna bağlı olacak. Bir yıkım kararı çıkabilir, ya da güçlendirme çalışmalarıyla kurtarılabilir. Kim bilir?
Bu arada bölgedeki trafik düzenlemeleri de vatandaşları zorluyor. Yolların bir kısmı kapalı, alternatif güzergâhlar ise tıklım tıklım. İstanbul trafiğine bir de bu eklenince, insanların sabrı gerçekten zorlanıyor.
Sonuç olarak, Kartal'da yaşanan bu olay aslında hepimizin yüzleşmesi gereken bir gerçeği hatırlatıyor: Kentsel dönüşüm sadece bir lüks değil, zorunluluk. Umarım bu durum, benzer risk taşıyan diğer binalar için de bir uyarı işareti olur.